☄️ Insan Başıboş Bırakılacağını Mı Sanır Ayeti Anlamı
insan Başıboş bırakılacağını mı sanır? Kendisi dökülen bir meniden bir nutfe (sperma) değil miydi? Sonra kan pıhtısı oldu da; (Rabbi onu) yaptı, O'na şekil verdi". (Kıyame: 36-38). "Doğrusu biz insanı, halden hale geçirdiğimiz karışık bir nutfe den (spermadan) yarattık da O'nu işidici, görücü yaptık (İnsan-2).
Ayetinin Meali (Anlamı): İnsan, başıboş bırakılacağını ve yaptıklarından hesâba çekilmeyeceğini mi sanıyor? Kıyamet Suresi 36. Ayetinin Tefsiri: 36. âyette yer alan سُدًى (südâ), “başı boş bırakılmış, kendi keyfine terk edilmiş, ilişiksiz, teklifsiz” gibi mânalara gelir. Nitekim Araplar, başıboş gezen
Veda Hutbesi ve insan hakları (2) yazısı ve tüm Hayrettin Karaman yazıları Yenisafak.com Yazarlar Köşesinde! “İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır”; (Kıyame: 36
Fakat O’nun âleme, insana müdahil oluşunu kabul etmezler, vahyi ve nübüvveti reddederler. göndermiştir. Deizm, insanı amaçsız bir varlık, eşya gibi düşünürken, İslam varlığın en kutsalı olan insanın Allah’ı bilmek için gönderildiğini, bazı sorumlulukları olduğunu belirtir. Deizm’in insanın yaratılıp
36- İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır? 37 - O, dökülen erlik suyundan bir damla (sperm) değil miydi? 38 - Sonra bir aleka (embriyon) oldu da Rabbi onu biçime koydu, sonra şekil verdi. 39 - Ondan da iki cinsi; erkek ve dişiyi var etti. 40 - Peki, bunu yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?
“İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?” (Kıyame 36) ayeti bu görevi yüklenmeme sebep oldu. Yine: “Nihayet o gün (Dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz!” (Tekâsür 8) ayeti bu sorumluluğu birilerinin yerine getirmesi gerektiğini öğretti.
36İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder. 37.O dökülen meniden ibaret az bir su değil miydi? 38.Sonra bu, bir “alaka” oldu. Derken Allah onu yaratıp güzelce şekillendirdi. 39.Nihayet ondan da erkek ve dişi iki eşi var etti. 40.Şimdi, bunları yapan Allah’ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?
İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder. ﴾36﴿ O dökülen meniden ibaret az bir su değil miydi? ﴾37﴿ Sonra bu, bir “alaka” oldu. Derken Allah onu yaratıp güzelce şekillendirdi. ﴾ 38﴿ Nihayet ondan da erkek ve dişi iki eşi var etti. ﴾39﴿
Elmalılıorijinal 75:36. Sanır mı insan muhmel bırakıla [DİPNOT 15] Yani, yaptıklarından dolayı ahlaken sorumlu tutulmadan.
İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanır? Kıyamet 36 Müslümanım diyen insanın görevleri, sorumlulukları vardır. Artık bunların neler olduğunu öğrenmeli, bu görev ve sorumluluklarını yerine getirmelidir. Bilinmektedir ki, görev ve sorumluluğun ne olduğunu bilmeyen insan, bu görev ve sorumlulukları yerine getiremez.
Ayet “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.” Bu uyarılar Kur’an’da sık sık tekrarlanır ve insanoğlu hakka ve doğruya çağrılır. Tekrar konumuza, yani vücudumuzdaki kaydedici cihaz konusuna döndüğümüzde buna ilişkin işaretin İsrâ suresi 13. ayet’te mevcut olduğunu görmekteyiz.
Kuranı Kerimi anlamak, ona göre yaşayabilmek, işte bütün mesele bu. Kıyamet suresi 36. âyet Muhammed Celal Şems meali: İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?
nqRE. Semavi dinlerin tamamında kıyamet inanışı vardır ve tüm dünyada kıyametin ne zaman kopacağı ve kıyamet alametleri merak edilmektedir. Hak din, son din İslamiyet'in kılavuzu Kuran'da da kıyametle ilgili ayetler yer almaktadır. Peki, Kıyamet alametleri nelerdir? Kuran'da geçen kıyamet alametler ve Kuran'da geçen kıyametle ilgili ayetler! Kıyametle ilgili hadisler, ayetler ve kıyametle ilgli kavramların anlamları!KIYAMET NEDİR?Sözlükte "alâmet" mânasındaki şeratın çoğulu olan eşrât ile "zaman dilimi, belirlenmiş vakit" anlamına gelen sâat kelimelerinden oluşan eşrâtü's -sâa "kıyamet alâmetleri" demektir. Kur'ân-ı Kerîm'de değişik adlarla anılan kıyametin isimlerinden biri "es-sâa"dır. Kur'an'da eşrâtü's-sâa terkibi yer almamakla birlikte bir âyette eşrâtın "sâat"in yerini tutan zamire muzaf olması yoluyla bu terkip dolaylı biçimde oluşturulmuştur Muhammed 47/18. Kur'ân-ı Kerîm'de "kıyametin kopma zamanı" anlamında kırk yerde geçen sâat kelimesinin yer aldığı âyetlerde kıyametin mutlaka vuku bulacağı belirtilir. Onun kopuş zamanı yaklaşmış ve alâmetleri ortaya çıkmıştır. Ansızın gerçekleşecek olan kıyametin kopuş zamanına ait bilgi Allah nezdindedir, dünyadaki davranışlarının karşılığını görmeleri için bunun zamanı insanlardan gizlenmiştir M. F. Abdülbâki, el-Mu?cem, "sâ?at" md.. Kur'an'da kıyamet alâmetlerinin nelerden ibaret olduğuna dair bilgi verilmemiş, sadece Ye'cûc ve Me'cûc'ün gelişinden el-Enbiyâ 21/96, dâbbetü'l-arzın çıkışından en-Neml 27/82, göğün insanları saracak bir duman duhân yayacağından ed-Duhân 44/11-12 ve ayın yarılacağından el-Kamer 54/1 İLGİLİ HADİSLERHadislerde de kıyamet alâmetleri eşrâtü's-sâa tabiriyle ifade edilir. Bu hadislerde belirtildiğine göre Hz. Peygamber kıyametin kopuş zamanını bilmediğini söylemiş, ancak kopmasından önce vuku bulacak bazı olayların onun yaklaştığının alâmetleri sayılacağını haber vermiştir Buhârî, "Îmân", 37. Âhir zaman peygamberi ve son nebî olması dolayısıyla kıyamete yakın bir zaman diliminde gönderildiğini açıklayan Resûl-i Ekrem'in Buhârî, "?alâ?", 25, "Ri?a?", 39; Müslim, "Fiten", 132-135 kıyamet alâmeti olarak zikrettiği rivayet edilen olayların başlıcaları şunlardır İlmin ortadan kalkıp cehaletin yerleşmesi, sarhoşluk veren içkilerin yaygınlaşması, zinanın alenî hale gelmesi, köle kadının efendisini doğurması, çobanların zenginleşerek bina yapmakta yarışması, zekât verilecek kimse bulunamayacak kadar servetin çoğalması, aynı davayı güden iki büyük topluluğun birbiriyle savaşması, adam öldürme olaylarının ve fitnelerin fazlalaşması, elli kadına bir erkek düşecek şekilde kadın nüfusunun artması, müslümanların kıldan ayakkabı giyen, küçük gözlü ve geniş yüzlü insan gruplarıyla savaşması, insanların hayatlarından bıkarak ölülere gıpta etmesi, Allah'ın elçisi olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı deccâlin türemesi, yeryüzünde Allah veya lâ ilâhe illallah diyen bir kimsenin kalmaması, gece ile gündüzün birbirine eşit hale gelip kopuş zamanının yakınlaşması, Ye'cûc ve Me'cûc Seddi'nin açılması, Suriye'de bulunan Busrâ'daki develerin boyunlarını aydınlatacak bir ateşin Hicaz bölgesinden çıkması, depremlerin sıklaşması, güneşin batıdan doğması, dâbbetü'l-arzın zuhur etmesi, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında kara parçalarının batması Buhârî, "Fiten", 4-5, 22, 24, "?It?", 8, "Cihâd", 95, "Nikâ?", 110; Müslim, "?İlim", 8-10; İbn Mâce, "Fiten", 25-36; Tirmizî, "Fiten", 35, 42-43. Hadislerde belirtildiğine göre kıyametin kopuşu ansızın vuku bulacak, bu sırada alışveriş yapanlar işlerini bitiremeden, yemek yiyenler lokmasını ağzına götüremeden, havuz yaptıran kişi havuzuna giremeden ve devesinin sütünü sağan kimse bunu misafirine ikram edemeden kıyamet kopacaktır Buhârî, "Fiten", 25.Hadis şerhleriyle "fiten" ve "melâhim" türü kitaplarda kıyamet alâmetleri hakkında çeşitli rivayetler Hz. Peygamber'e atfedilir. Bu rivayetlerde ahlâkî bozuluşa, dinî-içtimaî hadiselere ve tabiat olaylarına ilişkin oldukça ayrıntılı bilgilere yer verilir. Nakledilen metinlere göre kıyamet alâmetleri şöyle gelişecektir Kur'an'ın önemi insanlar tarafından unutulacak, namaz kılınmayacak, emanete riayet edilmeyecek, faiz helâl sayılacak, seviyesiz ve şahsiyetsiz kişiler yönetici olacak, ebeveyne isyan edilip beyler hanımların emrine girecek, toplumlar geçmişlerine lânet okuyacak, akşam mümin olarak yatan kişi sabah kâfir olarak kalkacak, yöneticiler insanlara zulmedecek, şerrinden korkulan kimselere itibar edilecek, ticareti dürüst olmayan gruplar ele geçirecek, mescidler süslenmekle birlikte ibadete önem verilmeyecek, erkekler erkeklerle, kadınlar da kadınlarla yetinecek, kadınlar sosyal konum açısından ön plana çıkarılacak ve erkekler kadınlara benzemeye çalışacak, açıklık yayılacak, hayâsızlık çoğalacak, cihad ve irşad faaliyetleri terkedilecek, sadece din dışı ilimler öğrenilecek, kader inkâr edilecek ve yıldız falına inanılacak, liderliğe elverişli kimseler azalacak, âni ölümler çoğalacak, cahiller, aynı zamanda dürüst olmayan zâhid ve sûfîler türeyecek, akrabalık bağları kesilecek, yalancılar tasdik edilip doğru konuşanlara itibar edilmeyecek, kitapların sayısı artacak, yağmurlar ve yıldırımlar çoğalacak, madenler yok olacak İbn Kesîr, I, 21, 178-179; Berzencî, s. 70-75; Hammûd b. Abdullah et-Tüveycirî, II, 78, 293; Yûsuf b. Abdullah el-Vâbil, s. 179-235. Çoğu zayıf veya uydurma olan, toplumdaki dinî, içtimaî ve siyasî gelişmeleri yansıtan bu rivayetlerde belirtilen alâmetlerin sayısı yetmişi aşkındır. Kıyametin kopma zamanını bildiren herhangi bir âyet veya sahih hadis bulunmamakla birlikte âhir zaman peygamberinin gelişiyle kâinatın son zaman dilimine girdiğini göz önünde bulundurarak kıyametin kopuşunun ashaptan itibaren başlayabileceği düşünülmüş ve III. IX. yüzyıldan başlayarak hadislerde zikredilen kıyamet alâmetlerine inanılması itikadî bir ilke haline getirilmiştir Ebû Abdullah İbn Mende, II, 911.KIYAMET ALAMETLERİ NELERDİR?Kıyamet alâmetleri ortaya çıkış zamanı, önemi ve mahiyeti dikkate alınarak değişik tasniflere tâbi tutulmuştur. Ortaya çıkış zamanına göre kıyamet alâmetleri zuhur edip sona eren uzak geçmiş alâmetler, zuhur etmekte olan ve artarak devam eden orta alâmetler, zuhurunun hemen ardından kıyametin kopacağı yakın alâmetler olmak üzere üç gruba ayrılır. Uzak alâmetler arasında Resûl-i Ekrem'in vefatı, Kudüs'ün fethi, Hz. Ömer ve Osman'ın öldürülmesi, Cemel Vak'ası, Sıffîn Savaşı, Hz. Hüseyin'in öldürülmesi, Fâtımî ve Karâmita fitneleri, ayrıca belli yerlerde vuku bulmuş bazı depremler zikredilir. Bunların sonuncusu dışında hiçbiri hadislerde kıyamet alâmeti olarak yer almamıştır. Orta alâmetler arasında ahmak ve alçakların dünyanın en mutlu insanları olması, kötülük ve fuhşun yayılması, çocuğun ebeveynine isyan etmesi, oyun ve çalgı aletlerinin ortaya çıkması, fâsıkların toplumun efendisi haline gelmesi, gasp olaylarının çoğalması, sıla-i rahimin kesilmesi gibi ferdî ve içtimaî alanda bozuluşun vuku bulacağına ilişkin olaylar yer alır. Bunların bir kısmı hadislerde zikredilen alâmetlerle örtüşüyorsa da çoğu lafız olarak erken devir hadis literatüründe yer almamaktadır. Zuhurunun ardından kıyametin kopacağı haber verilen yakın alâmetler arasında da mehdînin gelişi, deccâlin çıkışı, Hz. Îsâ'nın gökten inişi, Ye'cûc ve Me'cûc'ün, dâbbetü'l-arzın ortaya çıkması, güneşin batıdan doğması ve insanları toplanma yerine sevkeden bir ateşin yerden çıkışı gibi hârikulâde olaylar zikredilir. Bunlar da genellikle Resûl-i Ekrem'e atfedilen hadislere dayandırılır. Bu gruplandırma Berzencî tarafından yapılmış ve sonraki bazı müelliflerce de benimsenmiştir el-İşâ?a li-eşrâ?i's-sâ?a, s. 3, 70, 87.Kıyamet alâmetleri önemine göre küçük ve büyük diye de sıralanmıştır. Küçük alâmetlere dinî hayatın zayıflayıp kötülüklerin yayılmasına dair olaylar dahil edilirken büyük alâmetleri kıyametin kopmasından kısa bir süre önce meydana gelecek hârikulâde vak'alar oluşturur M. Selâme Cebr, s. 20; Yûsuf b. Abdullah el-Vâbil, s. 77, 239. Mahiyetleri dikkate alınarak yapılan taksime göre kıyamet alâmetleri ahlâkî ve fizikî olarak da gruplandırılır. Ferdî ve içtimaî açıdan bozuluşu gerçekleştiren olaylar ahlâkî alâmetleri; güneşin batıdan doğması, sık sık vuku bulan depremler, duhân gibi hadiseler de fizikî alâmetleri teşkil eder M. Ahmed Abdülkadir, s. 50-56.Dinî hayatın zayıflamasına dair ahlâkî alâmetlerin bir kısmı sahih hadislerle sabit olduğundan bu konuda âlimler arasında önemli sayılabilecek bir görüş ayrılığı yoktur. Hadislerde sözü edilmeyen, fakat literatürde kıyamet alâmetleri içinde sayılan toplumsal değişimle ilgili olayları içeren rivayetlerin o devirde yaşayan müellifler tarafından uydurulmuş olması kuvvetle muhtemeldir. Resûl-i Ekrem'in müslümanları uyardığı ve kıyamet alâmeti olarak zikrettiği ahlâkî bozuluş ve dinî hayatın yozlaşması esasen ferdin ve toplumun helâk olması anlamında bir kıyamet alâmeti olup kâinattaki kozmolojik düzenin yıkılması mânasına gelmez. Aksi takdirde sözü edilen yıkılışın bugüne kadar gerçekleşmesi gerekirdi. Çünkü ahlâkî bozuluş kategorisindeki alâmetlerin Asr-ı saâdet'ten itibaren sıkça vuku bulduğu tartışılan asıl kıyamet alâmetleri büyük alâmetler olarak kabul edilen hârikulâde olaylar ve kozmik değişikliklerdir. Kıyametin kopuşu öncesinde gerçekleşeceğine inanılan başlıca hârikulâde olaylar deccâlin ortaya çıkışı, mehdînin zuhuru, Hz. Îsâ'nın gökten inmesi, Ye'cûc ve Me'cûc'ün görünmesi, Hicaz bölgesinde büyük bir ateşin çıkışı, gökten insanları bürüyen bir dumanın inmesi ve dâbbetü'l-arzın yerden çıkmasından ibarettir. Bunlardan dâbbetü'l-arz, duhân, Ye'cûc ve Me'cûc konusu Kur'an'da zikredilmektedir Mehdî, deccâl ve nüzûl-i Îsâ inançları ise sadece Hz. Peygamber'e atfedilen rivayetlere dayanır."Yer hayvanı" anlamına gelen dâbbetü'l-arzla ilgili âyetlerde belirtildiğine göre ilâhî hüküm gerçekleşince yerden bir dâbbe hareket eden varlık çıkarılacak ve insanların Allah'ın âyetlerine inanmadıklarını söyleyecektir en-Neml 27/82. Mahiyeti konusunda herhangi bir bilgi bulunmadığından dâbbetü'l-arzın çıkacağına inanmakla yetinmek bu konudaki en isabetli tutumdur Yûsuf b. Abdullah el-Vâbil, s. 412-415. Hadislerde kıyamet alâmetleri arasında geçen, Hz. Îsâ'nın nüzûlü ve ölümünden sonra çıkacağına inanılan dâbbetü'l-arzın ilgili âyetlere bakılırsa kıyametin kopma sürecinde gerçekleşeceği ihtimali akla bildirildiğine göre kıyamet gününde insanları bürüyen ve elem veren bir duman yukarıdan aşağıya doğru inecek, insanlar iman ettiklerini söyleyerek Allah'tan bu azabı kaldırmasını isteyeceklerdir ed-Duhân 44/10-12. Müfessirlerin bir kısmı, bunu Resûl-i Ekrem zamanında Mekke'de vuku bulmuş bir hadise olarak kabul ederken bir kısmına göre de kıyametin kopmasından önce veya kopma sürecinde gerçekleşecek bir alâmettir meselâ bk. İbn Kesîr, I, 173; ayrıca bk. DUHÂN."Tutuşup yanmak" veya "tuzlu olmak" anlamındaki "ecc" kökünden türeyen Ye'cûc ve Me'cûc hakkında Kur'an'da verilen bilgi oldukça azdır "Ye'cûc ve Me'cûc'ün önündeki engeller kaldırılıp her tepeden indikleri ve gerçek vaad kıyamet yaklaştığı zaman inkârcıların gözleri donup kalacaktır" el-Enbiyâ 21/96-97. Ye'cûc ve Me'cûc olayının gerçekleştiğini, bunların İslâm ülkelerini işgal eden Moğollar olduğunu yahut da I ve II. Dünya savaşlarından ibaret bulunduğunu ileri sürenlerin yanı sıra bu olayın henüz gerçekleşmediğini ve Hz. Îsâ'nın nüzûlünden sonra meydana geleceğini savunanlar da mevcuttur I, 152-153; Abdülkerîm Âl-i Şemseddin, II, 292-293.Hz. Peygamber'e atfedilen rivayetlerden hareketle kıyametin büyük alâmetleri arasında zikredilen hârikulâde olaylara dair benimsenen inançlara göre âhir zamanda deccâl adı verilen ilginç bir insan ortaya çıkacak, ulûhiyyet niteliklerine benzer özelliklere sahip olup ilâhlık iddiasında bulunacak ve büyük bir fitne kopararak insanları hak yoldan saptıracaktır Buhârî, "Fiten", 26-27; Müslim, "Fiten", 100-110; Nevevî, XVIII, 58. Deccâlin ardından Sünnîler'e göre asıl adı Muhammed b. Abdullah, Şiîler'e göre ise Muhammed b. Hasan olan ve Ehl-i beyt soyundan gelen mehdî zuhur ederek deccâli öldürdükten sonra İslâm dinini kısa sürede yayıp yeryüzünde hâkim kılacak ve bütün kötülükleri ortadan kaldırıp adaleti tesis edecektir İbn Kesîr, I, 24-32. Mehdînin zuhurunun ardından Hz. Îsâ âdil bir hakem ve yönetici olarak gökten inecek, haçı kırıp domuzu öldürecek, vergiler koyup zenginlik sağlayacak, mehdînin arkasında namaz kılıp ona yardım edecek İbn Mâce, "Fiten", 33; İbn Kesîr, I, 52, 145-146, aynı dönemde ortaya çıkarak yeryüzünü fesada boğacak olan Ye'cûc ve Me'cûc onun yapacağı dua sayesinde Allah tarafından bir anda helâk edilecektir Hammûd b. Abdullah et-Tüveycirî, III, 174.Kâinatta hüküm süren kozmolojik düzenin bozulmaya başladığının bir işareti olarak kıyametin kopmasından önce vuku bulacak kozmik olayların başında ayın yarılması ve güneşin batıdan doğması gelir. Kur'an'da kıyametin yaklaştığını ve ayın yarıldığını ifade eden beyan, bazı âlimlere göre kıyametin kopmaya başlamasından hemen önceki durumu tasvir eder Ebû Abdullah el-Halîmî, I, 430. Hz. Peygamber, rabbinin bazı alâmetleri geldiği ve bu andan itibaren iman etmenin kimseye fayda vermediği güne dikkat çekilen âyette el-En'âm 6/158 güneşin batıdan doğmasının kastedildiğini açıklamıştır İbn Kesîr, I, 164-170. Hadislerde sözü edilen büyük yer çöküntüleri, insanları doğudan batıya sevkedecek ateşin yerden çıkması, yıldırım ve yağmurların olağan üstü bir yoğunlukta çoğalması ve insanları öldüren bir rüzgârın oluşması gibi kozmik olayları başka galaksiler bir yana yerküresinin de dahil bulunduğu samanyoluna bağlı güneş sisteminde meydana gelecek büyük değişiklik ve oluşumların yansımaları olarak görmek mümkündür. Kıyamet alâmetlerinin hangi sıraya göre vuku bulacağı meselesi de tartışılmış ve bunun için farklı sıralamalar yapılmıştır I, 164, 171; Berzencî, s. 180-182; Seffârînî, Ehvâlü'l-?ıyâme, s. 106; M. Selâme Cebr, s. 96-98.Hadislerde dinî yozlaşmayı ve ahlâkî bozuluşu haber veren olayların kâinatın kozmik düzeninin yıkılışına işaret eden belirtiler olmaktan çok ferdi ve toplumu yok oluşa götüren birer alâmet olduğunu kabul etmek daha isabetli bir hüküm olmalıdır. Resûl-i Ekrem'e atfedilen rivayetlere dayanılarak kıyamet alâmetleri arasında zikredilen ve Kur'an'da haklarında bilgi bulunmayan deccâlin çıkışı, mehdînin zuhuru ve Hz. Îsâ'nın gökten inişine dair inançlara gelince, Selefiyye dışındaki Sünnîler'in de kabul ettiği epistemolojik anlayışa göre İslâm akaidi açısından bunlara inanma mecburiyeti yoktur. Zira bunlar Kur'an'la sabit olmadığı gibi mütevâtir hadislerle de teyit edilmiş değildir. Her şeyden önce nüzûl-i Îsâ inancına dayanak teşkil eden rivayetlerdeki bilgiler Hz. Îsâ'nın tabii bir şekilde öldürüldüğünü bildiren âyetlerle çelişmekte Âl-i İmrân 3/55; el-Mâide 5/117, ayrıca Resûl-i Ekrem'in ardından peygamber gelmeyeceği ve her insanın belli bir süre yaşadıktan sonra öleceği gerçeğine aykırı düşmektedir. Nüzûl-i Îsâ'nın hıristiyanlara ait bir inanç olduğunu dikkate alarak Kur'an'la uyuşmayan bu tür âhâd rivayetlerin tedvin döneminde hıristiyanlardan İslâm akaidine intikal etmiş olabileceği ihtimalini de göz ardı etmemek gerekir bk. ÎSÂ. Deccâl inancı konusundaki son araştırmaların ortaya koyduğuna göre bu rivayetlerde çelişkili bilgiler vardır Reşîd Rızâ, IX, 450-466, sahih olanların ise deccâlin ulûhiyyet niteliklerine sahip hârikulâde bir insan değil kötülüğü temsil eden bir tip olduğu tarzında yorumlanması gerekir bk. DECCÂL.Buhârî ve Müslim gibi hadis âlimleri eserlerinde mehdî hakkındaki rivayetlere yer vermemişlerdir. Mehdînin zuhuruna ilişkin Tirmizî ve Ebû Dâvûd rivayetlerini nakleden râvilerin güvenilir olmadığı cerh ve ta'dîl âlimlerince belirtilmiştir Mustafa M. et-Tayr, LII/9 [1980], s. 1644. Ayrıca mehdînin insanların hidayete ermesini sağlayacak hârikulâde bir güce sahip kılınması, peygamberlerin bile tâbi olduğu sünnetullahı ortadan kaldıran bir anlayıştır Reşîd Rızâ, IX, 459-460, 501-504. Mehdî inancının oluşmasında Ehl-i beyt'e mensup imamlara yapılan eziyetlerin ve müslümanlar arasında meydana gelen üzücü olayların etkisinin bulunduğu kabul edilmektedir. Bu inancın ilk defa Şîa'da görülmesi bunun bir delili sayılmalıdır. Ayrıca bazı rivayetlere dayandırılan deccâl, mehdî ve nüzûl-i Îsâ gibi hârikulâde olayların Kur'an'ın kesin açıklamasına göre kıyametin ansızın vuku bulacak olması gerçeğiyle bağdaşmadığını söylemek İLGİLİ AYETLER Kuran-ı Kerim'de 40 ayetten oluşan Kıyamet uresi vardır ve bu böümde kıyametle ilgili ifadeler geçmektedir. İşte Kıyamet suresi ayetlerKIYAMET SURESİ TÜRKÇE uksimu bi yevmil lâ uksimu bin nefsil yahsebul insânu ellen necmea kâdirîne alâ en nusevviye yurîdul insânu li yefcure eyyâne yevmul izâ berikal basarbasaru. hasefel kamerkameru. cumiaş şemsu vel kamerkameru. insânu yevme izin eynel meferrmeferru. lâ vezervezere. rabbike yevme izinil mustekarrmustekarru. insânu yevme izin bimâ kaddeme ve ahharahhara. insânu alâ nefsihî lev elkâ tuharrik bihî lisâneke li ta'cele aleynâ cem'ahu ve kur' izâ kara'nâhu fettebi' kur' inne aleynâ bel tuhıbbûnel tezerûnel yevme izin rabbihâ vucûhun yevme izin en yuf'ale bihâ izâ belegatit kîle men râkrâkın. zanne ennehul firâkfirâku. sâku bis sâksâkı. rabbike yevme izinil mesâkmesâku. lâ saddeka ve lâ lâkin kezzebe ve zehebe ilâ ehlihî leke fe evlâ leke fe yahsebul insânu en yutrake sudâsudân. lem yeku nutfeten min menîyin kâne alakaten fe halaka fe ceale minhuz zevceyniz zekera vel leyse zâlike bi kâdirin alâ en yuhyiyel SURESİ MEALİSandıkları gibi değil, kıyamet gününe yemin ederim!Öyle değil, kendini kınayan nefse yemin ederim!İnsan, kemiklerini toplayıp birleştiremeyeceğimizi mi sanıyor?Evet, parmaklarına varıncaya kadar yeniden yapmaya gücümüz insanoğlu önündeki zaman içinde de günah işlemeye bugünden istekli durur."Kıyamet günü ne zamanmış?" diye dehşetle açıldığı, ay tutulduğu, güneşle ay birleştirildiği zaman;İşte o gün insan "Kaçacak yer var mı?" sığınacak bir yer yoktur!O gün varıp durulacak yer sadece rabbinin gün insana yaptığı ve yapmadığı her şey hakkında bilgi insan, mazeretlerini sayıp dökse de kendine kendisi tam alma telâşı yüzünden dilini zihninde toplayıp okumanı sağlama işi bize halde onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip onu anlatmak elbette bize ey insanlar! Doğrusu siz çabucak gelip geçeni seviyorsunuz,Âhireti ise bir yana o gün bir kısım yüzler rablerine bakarak mutlulukla parıldayacaktırBir kısım yüzler ise o gün insanın belini kıracak bir felâketi sezerek sararıp artık çok geç! Can boğaza gelip dayandığında;"Yok mu bir şifacı?" dendiğinde;Hasta bunun beklenen ayrılış olduğunu anladığında;Ve bacaklar birbirine dolaştığında;İşte o gün sevkedilen yer sadece rabbinin o hakka inanmamış, namaz da inkâr etmiş, haktan yüz da çalım sata sata yürüyüp yandaşlarına gitmişti.Ey insan! Acı sonun yaklaştıkça yaklaşıyor!Evet o sana yaklaştıkça yaklaşıyor!İnsan, kendisinin başı boş bırakılacağını mı sanır?O akıtılan meniden bir damlacık sperm değil miydi? Sonra o, alaka rahime tutunmuş embriyo olmuş, derken Allah onu yaratıp şekillendirmiş;Ondan iki eşi, erkek ve dişiyi bütün bunları yapan, ölüleri diriltemez mi?KURAN'DA GEÇEN KIYAMET İLE İLGİLİ DİĞER AYETLER NELERDİR?- "Güneş büzüldüğü zaman, yıldızlar kararıp döküldüğü zaman, dağlar yürütüldüğü zaman, on aylık gebe develer başıboş bırakıldığı zaman, vahşi hayvanlar bir araya toplandığı zaman, denizler kaynatıldığı zaman, nefisler çiftleştirildiği zaman." Tekvir Suresi 1-7 ayetler- Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet vaktinin depremi müthiş bir şeydir! Kıyamet vakti de gelecektir; bunda şüphe yoktur. Ve Allah kabirlerdeki kimseleri diriltip kaldıracaktır. İnkâr edenler, kendilerine o saat ansızın gelinceye kadar hep şüphe içindedirler. Hac Suresi 1, 7, 55 ayetler- …O saat kıyamet, mutlaka gelecektir. Şimdilik onlara güzel muamele et. Hicr Suresi 85 ayeti- …Kıyametin kopması ise, göz açıp kapama gibi veya daha az bir zamandan ibarettir. Nahl Suresi 77 ayeti- Onlar üstelik kıyameti de yalan saydılar. Biz ise, Kıyamet'i inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık. Furkan Suresi 11 ayeti- Bilakis kıyamet onlara vadedilen asıl saattir ve o saat daha belâlı ve daha acıdır. Kamer Suresi 46 ayeti- "Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. İnananlar ise, ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki, Kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler." Şura Suresi 18 ayeti Kuran-ı Kerim Peygamber Kıyamet Ölü Dini Gündem Güncel Haberler
أَيَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَنْ يُتْرَكَ سُدًى Eyahsebul’insanu en yutreke suden. Kelime Okunuşu Anlamı Kökü أَيَحْسَبُ eyeHsebu sanıyor mu? الْإِنْسَانُ l-insānu insan يُتْرَكَ yutrake bırakılacağını Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı Yoksa insan, sanır mı ki kendi keyfine bırakılır? Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan İnsan başıboş bırakılacağını ve dilediği gibi hareket edebileceğini mi sanır? Adem Uğur Adem Uğur İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır! Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi İnsan, başıboş olarak bırakılacağını mı sanır? Ahmet Varol Ahmet Varol İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Ali Bulaç Ali Bulaç İnsan, ’kendi başına ve sorumsuz’ bırakılacağını mı sanıyor? Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz Sanır mı insan, başı boş bırakılacak? Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı İnsanoğlu kendisinin başı boş bırakılacağını mı sanıyor? Bekir Sadak Bekir Sadak Insanoglu kendisinin basibos birakilacagini mi sanir? Celal Yıldırım Celal Yıldırım İnsan başıboş bırakıldığını mı sanır ? Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Diyanet İşleri Diyanet İşleri İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder. Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır! Edip Yüksel Edip Yüksel İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır? Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran İnsanoğlu, başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Gültekin Onan Gültekin Onan İnsan, ’kendi başına ve sorumsuz’ bırakılacağını mı sanıyor? Harun Yıldırım Harun Yıldırım Yoksa insan başıboş bırakılacağını mı sanır? Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay İnsan, kendisinin başı boş bırakılacağını mı sanıyor? Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor? İbn-i Kesir İbn-i Kesir İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır? İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz İnsan başıboş bırakılacağını mı zannediyor? İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr İnsan başıboş sorumsuz bırakılacağını mı zannediyor? Kadri Çelik Kadri Çelik İnsanoğlu, başıboş bırakılacağını mı sanır? Muhammed Esed Muhammed Esed İnsan, başıboş bırakılacağını ve dilediği gibi hareket edebileceğini mi sanır? Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu Ne yani, insanoğlu başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen 35-36 Sonra yine vay sana! Vay sana. İnsan sanır mı ki, başıboş bırakılacaktır? Ömer Öngüt Ömer Öngüt İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Sadık Türkmen Sadık Türkmen Insan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Seyyid Kutub Seyyid Kutub İnsanoğlu, başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Suat Yıldırım Suat Yıldırım İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır? Süleyman Ateş Süleyman Ateş İnsan, başı boş bırakılacağını mı sanır? Şaban Piriş Şaban Piriş İnsan kendisini başı boş bırakacağımızı mı sanar? Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an İnsan, ’kendi başına ve sorumsuz’ bırakılacağını mı sanıyor? Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce Does man think that he will be left uncontrolled, without purpose?
Aleyna Çocuklarına Kuran-i Ke...rim'de geçen bir isim koyma telaşında olan anne ve babalar, tercihlerini bazen Aleyna isminden yana kullanıyorlar. Aleyna her ne kadar Kuranda geçsede, anlamsız bir isimdir! Kuranda geçen her kelime isim olarak kullanılmaz. Aleyna gibi bize ait, bizim üzerimize, bize ' anlamına gelen saçma bir kelimeyide isim olarak koymakta bu yüzden mantıksız. Araplar Aleyna kelimesini zaten isim olarak kullanmıyorlar. Peki biz neden kullanıyoruz? Sadece kulağa hoş geldiği için mi? Koyduğunuz ismin Kuranda geçmesine gerek yok, güzel anlamlı olması yeterlidir. Aleyna bu tarife uymadığı için koyulması önerilmiyor. Aleyna'nın geçtiği ayet إِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدَى İnne aleynâ lel hudâ Türkçede anlamı Şüphesiz, bize ait olan, yol göstermektir. Aleyna'nın internette dolaşan manaları ise esenlik, Allah'ın iyi kulları,. Fakat Aleyna kesinlikle esenlik veya Allah'ın iyi kulları anlamına gelmez! Bu anlamların nereden uyduruldugun açıklamak istiyorum. Arapların Esselâmü aleyna ve alâ ibâdillâhis-Sâlihîn diye bir sözleri vardır. Esenlik üzerimize ve Allah'ın bütün iyi kulları üzerine olsun demektir. Bade Anlam Şarap, içki, kadeh. şarkılardan da Bade'nin anlami anlasiliyor zaten güzeli Tek tek basaraktan Bade süzerekten Inci dizerekten Gel canım gel aman 2. Ercişli Emrah - Bade İçerler Nazınan Bade içerler nazınan Sohbet ederler sazınan Kırk ince belli kızınan Selvi han bağdadır bağda - Aşk Olmayınca Bade İçilmez Aşk olmayınca bade içilmez İçip içip nazlı yardan geçilmez Açılır çiçekler gönül açılmaz Ne değniyo'n dört yanını tor gibi gibi vs. vs. Belinay Çoğu sitede Belinay'in anlamı Peygamber Çiçeği olarak belirtilmiştir, fakat bu kesinlikle yanlıştır. Belinay Peygamber Çiçeği anlamına gelmeyen ve Kuran-i-Kerimde yer almayan bir isimdir! Kuran Arapça yazıldığı için Kuranda geçen her kelimenin, her ismin kökeni Arapçadır. Fakat Belinayın kökeni Türkçedir. Burdan anlaşıldığı gibi bu ismin Kuranda geçmesi imkansız. Belinay aynı Selenay,Sevilay ve Doğanay gibi birleşik bir isim. Sevilay ismini örnek olarak alıyorum. Sevilay sevilen ay, ay gibi sevil anlamına gelir. Belinay ise belinmek+ay kelimelerinden birleştirilmiştir. Eski bir kelime olan belinmek, bölünmek anlamına yüzden Belinay da belinen ay, bölünen ay, ay gibi belin, ay gibi bölün anlamını taşır. Berre/Berra Peygamber Efendimiz"in, güzel manalı olan bazı isimleri daha güzeliyle değiştirdiği de olmuştur. Mesela Peygamberimiz, "iyi insan, kusursuz kimse, günahsız" anlamına gelen Berre/Berra ismini Zeynep"e çevirmiştir. Bu ismi taşıyanın zihninde, kendini beğenme gibi bir mana oluşabilir. Bu da ismi taşıyan kişinin karakterini olumsuz yönde etkileyebilir. Buğlem Internette yazan anlami Cenneti müjdeleyen melek Gerçek anlami eski bir kızılderili dilinde 'bereket yüklü bulut' Cemre Peygamberimiz bazı isimleri anlamlarının kötülüğünden dolayı değiştirirken ateş parçası manasına gelen Cemre'yi de güzel kız manasına gelen Cemile'yle değiştirmiş. Ceylin Çoğu yerde Ceylinin anlamı Cennet kapısı olarak belirtilmiştir. Fakat Ceylin Kuran-ı-Kerimde geçmeyen ve Cennet kapısı anlamına gelmeyen bir isimdir! Cennetin sekiz kapısı vardır Salat, Cihad, Reyyan, Sadaka, Hac, Af, Eymen ve Zikir-İlim kapısı. Gördüğünüz gibi Ceylin bu kapılar arasında yer almıyor. Ceylin Ingiliz bir isim olan Jaylinin Türkçeleştirilmiş halidir. Jaylin sakin manasına gelen bir isimdir. Ceylin veya Jaylin ismini koymak bir Müslüman için uygun değildir. Ceyl Farsçada 'yengeç' demek. Ceylin'in baska bir anlami yengeç yuvasi. Ecrin Bu aralar popüler olan Ecrinin anlamı çoğu yerde Allahın hediyesi olarak geçiyor. Fakat Ecrinin anlamı Allahın hediyesi değil! Ecrin isminin kökeni Arapça olan ecr kelimesinden gelir. Ecr ücur, ücret demektir, ve Ecrin de ücret demektir. Ücret kelimesini ecret olarakta yazabiliriz, ama bu kelimenin telaffuzu daha zor olduğu için tercih edilmiyor. Değerli hocamız Nihat Hatipoğlu da programında Ecrin ismi hakkındaki gerçekleri açıklamıştı. Ecrinin Kuranda geçtigi ayet قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ وَمَا أَنَا مِنَ الْمُتَكَلِّفِينَ Kul mâ eselukum aleyhi min ecrin ve mâ ene minel mutekellifînmutekellifîne Türkçede anlamı De ki Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Ve ben olduğundan başka türlü görünenlerden de değilim. Eflal Internette yazan 'Cennetteki bir meyve ağacı' anlami kesinlikle yanliş! Eflal 'Yara, zarar, bozukluk'demektir. Eflin Eflin'in anlami çogu sitede 'Cennet kapisi' olarak geçiyor, fakat bu kesinlikle dogru degil. 8 Cennet kapisi var, isimleri söyle Salat, Cihad, Reyyan, Sadaka, Hac, Af, Eymen, Zikir-ilim Efl Farsçada 'Gurub etmek, batmak' demektir. Eflin bu kelimeden türetilmiştir. Efnan Internette Efnanın anlamı Cennetteki güzel gözlü kız olarak belirtilmiş. Bu biçilen anlam tamamen yalandan ibarettir. Efnan Cennetteki güzel gözlü kız anlamına gelmez! Efnan Arapça bir kelime olan Afnanın Tùrkçe karşılığıdır. Efnanın Afnanın anlamı ince dallar,çeşitler, şubeler. Efra Anlam gücü olmayan adam. Boş dolaşan kişi. vesveseli adam. 3. Başının saçı tamam olan kimse Efra Alper Tunga'nın lakabı değildir, Efrasiyap Alper Tunga'nın lakabıdır Efsa Efsanın anlamı çoğu sitede Cennet ırmağı olarak geçiyor. Cennete dört ırmak var Tesnim, Selsebil, Kevser ve Kafur. Gördüğünuz gibi Efsa Cennet ırmaklarından biri değil! Bu ortaya biçilmiş anlam kim tarafından uyduruldu, çok merak ediyorum.. Efsa Farsça olan afsūn kelimesinden gelir. Afsūn Türkçemize Efsun olarak geçmiştir ve sihir, büyü,hile, gibi anlamlar taşır. Efsa ise sihirbaz, büyücü, hileci demektir. Her ne kadar kulağa hoş gelse de, Efsa koyulmaması gereken bir isim. Sihir, büyü ve hile gibi olaylar İslamiyetçe men'edilmiş ve büyük günahlardan sayılmıştır. Efsun Anlam 1. Sihir, büyü, üfürük 2. Sihirbazların tuzağı 3. Hile ile yapılan kötü işler Efsun İslâmiyetçe men'edilmiş ve büyük günâhlardan sayılmıştır. Eliz Anlam 1. Tekme, çifte 2. Sıçrama 3. El izi Elvin 'Renkler, rengarenk, renkli, gökkuşağının renkleri' demek. Internette biçilen 'Cennet çiceği'anlami kesinlikle doğru değil! Esila Çoğu anne ve baba isim koyarken iki şeye dikkat ediyor kulağa hoş gelmesine ve Kuran-i-Kerimde geçmesine. Bu yüzden son zamanlarda Esila ismi ön planda. Fakat Esila Asilayla karıştırılıyor. Asila Kuranda geçen ve akşam anlamına gelen bir kelimedir. Araplar Asila kelimesini isim olarak kullanmıyorlar. Esila ise Kuranda geçmeyen ve anlamsız olan bir isimdir! Asila'nın geçtiği ayet وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلًا Vezkurisme rabbike bukreten ve asîlâ Türkçede anlamı Sabah akşam Rabbinin adını an Ikra Anlam 1.Oku diye emretmek 2. Selam göndermek 3. Kiraya vermek Irem Irem = Cennet bahçesi. Evet, lk okuyuşta iyi güzel gibi gözükse de değildir aslında! Irem, Allahın sevmediği yalan Cennettir. Allah'a isyan ederek Cennet'e benzetmek iddiasiyle İrem bağını yaptırmış, bu bağdaki köşke girmeden kavmi ile yani taraftarlariyle birlikte gazaba uğramış, çarpılmış. Allahın gazabına uğramış bir yerin ismini koymak hiç doğru değil. Isra Isra Kuran-ı-Kerimin 17. suresi. Resulullah'ın Kur'an-ı Kerim'den sonra en büyük mucizesi olan Hz. Peygamberimizin miraç gecesi anlatıldğı bu sure Türkçemize Esra olarak geçmiştir. Orjinal bir isim arayışında olan anne ve babalar kızlarına bazen Isra ismini veriyorlar. Isranın Araplar tarafından kullanılan bir isim olması bu tercihin sebebi olabilir. Ama atladıkları bir nokta var Evet, Araplar bu isimi Isra olarak yazıyor, fakat Esra olarak telaffuz ediliyor! Yazıldığından farklı okunan bir fonetik yapıya sahip olan bir isim son derece zor olduğu için de zaten biz Türkler hem Esra yazıyoruz hem de Esra olarak telaffuz ediyoruz. Isra ismini kızlarına koyan Türkler ise bu isimi Isra olarak telaffuz ediyorlar, bu yanlıştır. Esra aynı zamanda Isradan daha fazla anlama sahip olan bir isimdir, asma filizi, Tanrının yardımı, çol çiçegi, çok çabuk gibi. Esra Israya tercih edilmesi gereken bir isimdir. Furqan ve Maida sureleri yerine nasıl Furkan ve Maide'yi kullanıyorsak, Isra nın yerine de Esra kullanılmalı. Jülide Jülide Farsça bir kelimedir ve 'dağınık, perişan, karma karışık' demektir. Lara Anlam mitojisinde adı geçen ölüm perisi. Sır tutamadıgı için dili kesilmiştir. Lina Lina isminin Türkçe yazılışı budur Line. Nasıl Aisha'nın yerine Ayşe, Mohammed'in yerine Muhammed/t, Khadija'nın yerine Hatice koyuyorsak, Lina'nın yerine de Line koymamiz lazim. Line Kuran-ı Kerim'in 59. suresi olan Haşr Suresinde geçiyor ve 'hurma ağacı' anlamına geliyor. Melis Melis Melisa'nin kisaltılmışı sanılıyor çoğu zaman. Bu yüzden 'Yunan mitolojisinde geçen bir rahibenin adı, Bir tür kokulu bitki, bal, sevgili' gibi anlamlar yaziliyor Melis için, fakat bu anlamlar Melisa'nin anlamlari.. Melis'in degil! Gerçek anlam 1. Şişman ve tenbel olan kişi 2. Bir şeyi şiddetle tutmak Merza Merza'nın sitelerde yazan anlamı 'Meleklerin kraliçesi'.. Fakat Merza 'mariz' kelimesinden gelir ve 'hastalıklar, illetler, hastalar' anlamına gelir! Minel Çoğu sitede Minelin anlamı Cennetteki inci tanesi olarak geçiyor. Bu anlamı okuduğumda resmen şok oldum.. Minel kesinlikle Cennetteki inci tanesi değildir! Bu anlamı maalesef bir kaç şahıs tarafından uydurulmuştur. Minel Kuran-i Kerimde geçen, fakat tek başına hiç bir ifade etmeyen bir kelimedir! Minel kelimesinin anlamını anlamak için bir kaç örnek veriyorum. Iki tane cümle Ben böceklerden korkmuyorum ve Bu Allahtan gelen bir iyilik. Bu cümlülerdeki den ve tan, Minelin Arapçadaki manasıdır. Yani Minelin bizim tarafimizdan isim olarak konulması son derece komik ve saçmadır. Minelin anlamını anlamsızlığını anlamak için size Minelin geçtigi bir ayeti sunuyorum بَرَاءَةٌ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ إِلَى الَّذِينَ عَاهَدْتُمْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ Berâetun minallâhi ve resûlihî ilellezîne âhedtum minel muşrikîn. Türkçede anlamı Müşriklerden, ahd aldığınız kimselere Allah'tan ve O'nun resûlünden bir beraattir. Nilda Nilda son zamanlarda hakkında en çok soru aldığım isimlerden biri. Bazı sitelerde Nildanın anlamı Cennet kapısındaki meleklerden birinin adı olarak geçiyor. Nilda her ne kadar kulağa hoş gelen bir isim olsa da, anlamı bu değil... Nilda Ispanyol/Italyan kökenli bir isimdir ve 'savaşa hazır olan kadın, kadın asker' gibi anlamlar taşır. Iddia edildiği gibi Cennet kapısında bir melek değil! Nira Nira Ibranice bir isim ve 'dokuma tezgâhı' demektir. Internette yazan anlami ise 'Ancak rüyada karşılaşılabilen nadide güzel'. Bu anlam uydurulmuş bir anlam tabii... Sanem Anlam 1. Kâfirlerin, önünde ibadet ettikleri heykel, put. 2. Çok güzel olan Sare Anlam 1. Susuzluk 2. Cemaat, topluluk 3. Ihtiyaç 4. Oldu Sare Hz. İbrahim'in birinci hanımının ismi değildir, Saradır o Selcen Internetteki bazi isim sözlüklerinden anlami 'Cennetteki kuş ve çiçek ismi' olarak geçiyor, fakat bu anlam dogru degil! Selcen 'ruhu güçlü, kuvvetli olan' demektir. Sidelya Bu isimin internette yazan anlami Cennette açan çicek. Fakat Sidelya ismi Kuran'da geçmeyen bir isimdir. Bu isimin kökeni Latincedir ve 'yıldız çiçeği' anlamına gelir. Sude Anlam 1. Ezilmiş, dövülmüş,sürülmüş 2. Terleyen 3. Boyalı, sürmeli Suden Bazı insanlar yaratıcılıkta sınır tanımıyor. Sudenin anlamı bazı sitelerde Peygamber efendimizin Cennetteki en çok sevdiği ağaç olarak belirtilmiş. Fakat Suden kesinlikle Hz. Peygamberimizin Cennetteki en sevdiği ağaç değil! Kuranda her geçen kelimenin isim olarak konulmaması gerektiğinin en iyi örneklerden biri Suden kelimesidir. Evet, Suden Kuranda geçiyor, ama başıboş, sorumsuz gibi kötü bir anlam taşıyor. Bu yüzden Suden önerilmeyen bir isim. Sudenin geçtigi bir ayet أَيَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَنْ يُتْرَكَ سُدًى E yahsebulinsânu en yutreke suden Türkçede anlamı İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır? Talya Talya, daha doğrusu Thalia, Yunan mitolojisinde bir tanrıça. Bir Müslümanım çocuğuna koyduğu isimin Islam dinine uygun olması gerekiyor. Talya hem başka bir dinin tanrıçası olduğu için hem de Allahın tek olduğunu inkar ettigi için , Islama uygun olmayan bir isimdir! Talya Talia ismiyle ayni anlama gelmez Tuana Tuananın anlamı çogu insan tarafından beğeniliyor, çünkü bu ismin anlamını Cennet bahçesine düşen ilk yağmur damlası sanıyorlar. Fakat Tuana Cennet bahçesine düşen ilk yağmur damlası anlamına gelmiyor! Kuran-i Kerim'in Arapça yazıldığını herkes biliyor. Tuana ise Arapça kökenli bir isim olmadığı için Kuranda geçemez ve cennet ile ilgili bir anlam taşıyamaz! Tuananın gerçek anlamları ay ışığı, güçlü, kuvvetli. alıntı
Sorumluluk; Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenme ve mesuliyet, anlamını ifade eder. İslam Dinine göre insan sorumlu bir varlık olarak yaratılmıştır. Buna bağlı olarak, gerekli şartları taşıyan her ferdin kendisi, ailesi ve topluma karşı sorumlulukları bulunmaktadır. “İnsanoğlu başıboş bırakılacağını mı sanır,” Kıyame,36 ayeti ve sevgili Peygamberimizin, “Hepiniz çobansınız, idarenize verilenlerden sorumlusunuz. Aile reisi aile fertlerinden, kadın kocasının evinden, malından ve çocuklarından sorumludur. Hizmetçi efendisinin malını korumaktan sorumludur. Devlet başkanı yönetimi altında bulunanlardan, komutan ordusundan, amir memurundan, anne baba evlatlarından sorumludurlar.”TirmiziHadisinde, anlamlı bir şekilde insanın sorumlu bir varlık olduğu dile getirilmiştir. Özetle ifade edilirse, bireyden her kademedeki idareciye varıncaya kadar akıl sahibi her ferdin, kendi görev alanı içindeki sorumluluklarını yerine getirmesi, olumsuzluklar karşısında “Neme lazım, bana ne, adam sen de”dememesi emredilmiştir. Görüldüğü üzere sorumluluk, her yaş, her mevki ve her seviyedeki insan için söz konusudur. Bu bakımdan Yüce Rabbimiz, insana yüklediği sorumluluklar yanında bir takım haklar ve yetkilerle, bütün kâinatı emrine vermiş, seçme, söz ve davranışlarında onu serbest bırakmıştır. Yüce Allah, insana verdiği bu üstün değerler yanında başıboş bırakmamış, gönderdiği Peygamberleri vasıtasıyla sorumlu bir varlık olduğu, dünya hayatında kendisine verilen bunca nimet ve yaptıklarından dolayı hesaba çekileceğini haber vermiştir. Sorumluluklarını yerine getiren, iyi ve güzel davranışlar içinde olanların cennetle mükâfatlandırılacağı, sorumluluklarını yerine getirmeyen ve nankörlük edenlerin ise, cehennem azabıyla cezalandıracağı bildirilmiştir. Kıyame, 36. Tekâsür, 8. Zilzal, 6-8 Bundan sonrası insanın kendisine aittir. O isterse sorumluluk duygusu içinde iyiyi, doğruyu, faydalı olanı tercih eder ve doğru yolda yürür. İsterse yanlışı ve zararlı yolu tercih eder. Sonuçta, kişi dünya’da yapmış olduğu amellerin karşılığını aynıyla ahrette karşılığını görür. İnsan her şeyden önce yaratanına karşı sorumludur. Çünkü onun varlık borcunun karşılığı kulluktur. Sonra kendi nefsinden başlayarak aile fertleri, anne-baba, akraba, dost, komşu, çevre, millet – Devlet, hatta insanlığa yayılır. Müslüman bu sıralama istikametinde, merkezden muhite doğru bu görevi yerine getirmekle yükümlüdür. O, yaptığı her işin ve davranışın hesabını önce hak sahibine, sonra er- geç Allah’a vereceğine inanır. İşte bu sorumluluk inancı kişiyi maddeten ve manen yükseltir. Çünkü sorumluluk duygusuna sahip bir Müslüman, harama el uzatmaz, başkasının canına kıyamaz. Malına, ırzına, namusuna göz dikemez, kimseye yük ve muhtaç olmamaya çalışır. Kendine, ailesine, milletine zarar vermez. Komşularının haklarına saygı gösterir, açıkgözlülük yaparak kimseyi aldatmaya kalkışmaz, görev ve iş yerlerinde hile ve fesat çıkarmaz, sorumluluklarını çıkar ve menfaatlerine feda etmezler. İşte toplumda en çok sevilen, sayılan ve güvenilen insanlar da bunlardır. Sevgili kardeşlerim! Yüce Allah sorumlulukla ilgili Kur’anda bizleri şöyle uyarmaktadır. “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun,” Tahrim, 6 buyurarak, akıl sahibi her ferdin önce kendi nefis muhasebesini yapmasını, varsa kötü davranışlarını terk etmesini, sonra ailesine, çocukları ve yakınlarına vs. karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri emrediliyor. Unutulmasın ve hafife alınmasın! Evlenmek ve çocuk yetiştirmek kolay, ancak onların ana- baba, devlet ve millete hayırlı evlatlar olarak yetiştirilmesi öncelikle ana- baba’nın sorumluluğundadır. Ebeveyn, çocuklarına dinini, ahlakını, saygı ve sevgiyi, vatan, millet, bayrak aşkıyla yetiştirirse, sorumluluğunu yerine getirmiş olur. Bu değerlerden mahrum yetiştirilen nesil, bilindiği gibi, devlet ve millet düşmanı olarak ortaya çıkacak, bunun acısını da sorumsuz davranan ana- baba ve toplum çekecektir. O halde başta ana- baba olarak, sorumluluğumuzu yerine getirerek, adımızın hayırla anılması yolunda, geride imanlı ve vatansever nesil bırakmak öncelikli amacımız olmalıdır… Allah’a emanet olunuz.
Kureyş Suresi hakkında bilgi edinmek isteyenler için Kureyş Suresi anlamı, Diyanet meali ve Tefsiri ile faziletleri gibi pek çok bilgi aşağıda yer Suresi Türkçe OkunuşuBismillahirrahmânirrahîm. Li'î lâfi Kurayş'in. Îlâfihim rihleteşşitâi vessayf. Felya'büdû rabbe hâzelbeyt. Ellezî et'amehüm min cû'in ve âmenehüm min Suresi Anlamı Diyanet MealiRahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla. Kureyş'i ısındırıp alıştırdığı; onları kışın Yemen'e ve yazın Şam'a yaptıkları yolculuğa ısındırıp alıştırdığı için, Kureyş de, kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emin kılan bu evin Kâbe'nin Rabbine kulluk Suresi Arapça YazılışıKureyş Suresi DinleKureyş Suresi KonusuBu sure ticaret için başka ülkelere giden Kureyşlileri anlatır. Kuran-ı Kerimdeki diğer sureler gibi önce meali sonra tefsiri okunmalıdır. Bu sayede çok daha ayrıntılı bir okuma yapılır ve Kuran'ın verdiği mesajlar Teala dünyayı insanlar için yaratmıştır. Başka ayetlerde geçtiği üzere Güneş ve Ayı insanların emrine vermiştir. Güneş, her sabah tam saatinde doğar. Ay da her akşam geceyi aydınlatır. Kureyşli tüccarlar üzerinden anlatılan kısa örnek de tam olarak bu manaya gelir. İnsan hem ceza hem de görev için bu dünyada olmasına karşın Allah'ın sayısız rızkıyla nimetlendirilmiştir. Hayatta karşılaşılan tüm zorluklar, insanın sınanması, olgunlaşması ve kemale ermesi içindir. Bu zorluklar karşısında Allah'a isyan etmek yerine ona sığınılmalı ve yalnız ondan yardım Suresinin Önemi Yüce Allah Kureyş suresinin ikinci ayetinde Kureyşli tüccarları kış ve yaz yolculuklarına hazırladığını söylemektedir. Bu hazırlık, hiç kuşku yok ki hem madden hem de manevi yönden olmuştur. Aynı zamanda Kureyş kabilesinin içerisindeki insanların arkadaşlıkları ve birbirlerine ısınmaları anlamına gelir. Zira insan, yeryüzünde düşünebilen ve konuşabilen tek canlıdır. Bu iki işlev, Allah'ın bize verdiği en büyük nimetlerin başında gelir. Bu sayede zorluklarla baş edebilir, yardımlaşma ve dayanışma içerisinde Suresi Kaç Ayet ve Sayfa? Ne Zaman İndirilmiştir?Kureyş suresi tek sayfa ve 4 ayettir. Mekke döneminde nazil Suresi Kaçıncı Sayfa ve Cüz İçerisinde Yer Alıyor?602. sayfada yer alan Kureyş suresi 30. cüz Suresini Okumanın Fazileti ve Faydaları Bu sure çok kısa olmasına rağmen çok faziletli ve faydalı bir suredir. Allah'ın mümin kullarına karşılaştıkları zorluklarda nasıl yardım ettiğini anlattır. Çünkü Rabbin merhameti sonsuzdur ve kulları üzerinedir. Bir başka ayette geçen ''İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır?'' ifadesi sadece ahiret yaşamını değil dünyayı da kapsar. Allah, kafirlerin, münafıkların ve müşriklerin yaptıklarından haberdar olduğu kadar müminlerin de yaptıklarından haberdardır. Kafirlerin yaptıkları için hesap gününü beklerken, Müslümanlara her zaman yardım Suresi Abdestsiz Okunur mu? Kur'an-ı Kerime'e dokunarak okuacak ise abdest alınması şarttır. Ezberden okunacağı zaman abdest alınmasına gerek Suresinin Hikmeti ve SırlarıAllah insanı yaratmış ve ruhuna kendi nefesinden üflemiştir. Bu nedenle insan eşref-i mahlukat olarak tanımlanır. Yaratılmış olanların en şereflisi anlamına gelen bu söz sık sık hatırlanmalıdır. Zira Allah, bu surede Kureyş kabilesine yaptığı yardımları anlatarak insanlığa bir mesaj verir. O mesaj Allah'ın bize her an gözettiği ve koruduğu mesajıdır. Her Müslüman sebat etmeli ve karşılaştığı zorluklara karşı mücadele vermeli. Tıpkı Kureyş kabilesi kabilesi örnek alınmalı ve ne olursa olsun din yolundan çıkılmamalıdır. Bu dünyada takva sahibi olanlar ahirette sonsuz cennet yaşamıyla Suresi Ne İçin, Ne Zaman, Neden ve Nasıl Okunur?Bu sure başta namaz olmak üzere günlük ibadetlerin tamamında okunabilir. Ramazan ayında orucu açmadan önce 5 kere okunursa o haneye bereket gelir. Müminler korku duyduklarında bu sureyi 10 kere tekrarlarsa tüm korku ve kaygılarından Suresi Nasıl Ezberlenir?Kureyş suresi sadece bir günlük çalışma ve tekrarla kolayca ezberlenebilir. Kuran-ı Kerim içerisindeki en kısa surelerden Suresi Ne Anlatıyor?Kureyş kabilesinin yaz ve kış aylarında ticaret için yaptığı yolculuklar ve o yolculuklar esnasında karşılaştığı zorluklar anlatılıyor. Allah'ın yardımı sayesinde karınları doyan Kureyşliler korkularının tamamından arınmıştır. Peygamberimizin kabilesi salih ameller işleyen, iyilik ve hayra yönelen mümin bir topluluktu. Ticarette hile yapmaz ve fakirlere düzenli olarak yardım sure bize Allah'ın Müslümanlar her zaman yardım ettiğini göstermektedir. Kuran'ın birçok yerinde ''sabırlı olun'' öğüdü bulunmaktadır. Bununla birlikte 'Allah'tan gelecek olan yardımın çok yakında olduğu beyan edilir. Kureyş suresi bize bu yardımlardan birini Suresi Ölülere Okunur mu?Kureyş suresi kabir ziyaretlerine gidildiğinde ölüler için okunabilir. Kureyş Suresi ÖzellikleriSure adını Hz. Muhammed'in kabilesi Kureyş'ten alır. Tin suresinden sonra Suresi Şifa İçin Okunur mu?Kureyş suresi bereket için okunabildiği gibi şifa için de okunabilir. Sabah ve akşam namazlarında okuyanlara Allah hayırlı iş kapıları Suresi ve Uzun Bağışlama Duası Uzun bağışlaması duasından sonra Kureyş suresi 3 ya da 6 kere tekrar edilebilir. Bağışlanma dileyen Müslümanlar dünyadaki tüm musibetlerden Allah'a sığınmış Suresini Üzerinde Taşımak Müslümanlar Kureyş suresini uzun yolculuklarda üzerinde taşıyabilir. Allah, bu sureyi okuyan kullarını gözetir ve Suresi Ne Zaman Okunmalı? Özellikle seferi olunan durumlarda Kureyş suresi okunmalıdır. Ayetin kendisi de ticaret için yollara farklı ülkelere giden Kureyş kabilesini anlatır. Sure 7 kere okunduğu takdirde belalar ve kazalar def Suresi Tefsiri“Güvenliğini sağlamak için” şeklindeki çeviriye göre bu âyet bir önceki sûrenin devamı gibidir ve cümle, “Ebrehe ve ordusunu helâk ettik” şeklinde tamamlanır. Sûrenin sonunu başına bağlamak da mümkündür; bu takdirde mâna şöyle olur “... sağladığı için Kâbe’nin rabbine kulluk etsinler.”Kureyş, Hz. Peygamber’in mensup olduğu, İslâm’ın tebliğine ilk muhatap olan ve Kur’an’da adı geçen büyük Arap kabilesidir. Nesep bilginlerinin çoğunluğuna göre Kureyş’in atası Nadr b. Kinâne b. Huzeyme b. Müdrike b. İlyâs b. Mudar b. Nizâr b. Maad b. Adnân’dır. Hz. Peygamber Kureyş’in Hâşimoğulları koluna mensuptur. Kabile reisliği genellikle Hâşimoğulları ile Ümeyyeoğulları arasında mücadele konusu olmuştur. Câhiliye döneminde Kureyşliler Allah’ın varlığına inanmakla birlikte putları Allah’a ortak koşuyorlardı, bu sebeple Kur’an onları, “ortak koşanlar” anlamına gelen müşrikûn sıfatıyla nitelemiştir. 610 yılında Hz. Peygamber’e Kur’an inmeye başlayınca Kureyş’in bir kısmı ona iman etmekle birlikte çoğu inanmadığı gibi Hz. Peygamber’e karşı gittikçe sertleşen ve savaşlara kadar varan bir mücadeleye girişmişlerdir. Bu direniş hicretin 8. yılında Mekke’nin fethine kadar sürmüştür. Mekke’nin fethedilmesiyle birlikte İslâmiyet’in karşısındaki Kureyş düşmanlığı da tamamen ortadan kalkmıştır. Bundan sonra İslâm’ın dünyaya yayılması için Kureyşliler’in ön saflarda mücadele verdikleri görülmektedir ayrıca bk. Casim Avcı, “Kureyş Benî Kureyş”, DİA, XXVI,Kureyş kabilesi, Araplar’ca kutsal sayılan Kâbe’nin gözetim ve bakımını üstlendikleri için diğer Arap kabileleri onlara büyük saygı gösterirlerdi; özellikle Kâbe’yi yıkmaya gelen fil ordusunun mûcizevî bir felâkete mâruz kalarak Kâbe’yi yıkma teşebbüslerinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine Kureyşliler’in kabileler nezdindeki saygınlığı iyice arttı. Emîrler ve krallar onlara saygı gösterir, başkaları çöllerde haydutlar tarafından saldırılara uğrarken Kureyşliler güven içerisinde yazın Tâif’in serin yaylalarına, kışın da Yemen’in ılık bölgelerine serbestçe seyahatlerde bulunarak büyük kazançlar elde ederlerdi. Hatta Kureyş’in ticaret kervanları kış aylarında Somali ve Habeşistan’a, yaz aylarında da Suriye, Mısır, Irak ve İran’a kadar giderlerdi. Mekke’nin bulunduğu bölge tarım ve hayvancılığa elverişli olmadığı için halkın ticaretten başka gelir kaynağı yok denecek kadar azdı. Hac mevsiminde kurulan panayırlar ticaretlerinin canlanmasına vesile olduğu gibi buralarda düzenlenen şiir, hitabet vb. yarışmalar da dil, edebiyat ve kültürün gelişmesini sağlıyordu. İşte sûrede Allah’ın onlara lutfettiği bu imkânlar hatırlatılmakta, özellikle Kâbe’ye vurgu yapılarak “Şu evin Kâbe rabbine kulluk etsinler” hayatı yaşayan Arap yarımadası devlet otoritesinden yoksun olduğu için burada genel bir güvensizlik bulunduğu halde Mekke Hz. İbrâhim zamanından beri Allah tarafından saygınlığı çiğnenmeyen harem bölge olarak insanlığa duyurulmuş, bu sayede Mekke halkı dış saldırılardan korunmuştur. Nitekim bir âyet-i kerîmede, “Görmezler mi ki, çevrelerindeki insanlar durmadan yerinden koparılıp götürülürken biz Mekke’yi güvenli, dokunulmaz belde yapmışızdır?” Ankebût29/67 buyurularak bu nimetler hatırlatılmaktadır. Ayrıca başka bölgelerde üretilen sebze, meyve ve diğer gıda maddeleri Hz. İbrâhim’in duası bereketiyle İbrâhim 14/37, bir ticaret merkezi haline gelmiş olan Mekke’ye getirilip satılır, böylece bura halkının ihtiyacı karşılanırdı. İşte sûrede Kureyş’in, bütün bu nimetlerin şükrünü yerine getirmek için Allah’a kulluk etmeleri Suresi Hakkında Bilgilendirici İçeriklerKureyş Suresi ne zaman ve nerede indirilmiştirKureyş Suresi Faziletleri nelerdirKureyş Suresi anlamı nedirKureyş Suresi abdestsiz ve adetliyken okunur muOkumak İsteyenler için Namaz Sureleriİhlas SuresiFelak ve Nas Suresiİnşirah SuresiYasin SuresiBakara SuresiAyetel KürsiKadir SuresiFil SuresiFetih SuresiKevser Suresi
insan başıboş bırakılacağını mı sanır ayeti anlamı