⭐ Zorunlu Trafik Sigortası Geçici Iş Göremezlik

yENq. Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Dr. Öğretim Görevlisi Oya Turhaner, beş gün sürecek Ramazan Bayramı tatili için yola çıkacaklara, ihtimal dahilindeki zararlara karşı varsa ihmal edilen zorunlu trafik sigortası poliçelerinin ve ek olarak ihtiyari mali mesuliyet sigortası poliçesinin limitsiz yaptırılması önerisinde her yıl 1 milyonun üzerinde trafik kazasının meydana geliyor. Bu kazalarda yüzlerce kişi yaşamını yitirirken 10 binlerce kişi de yaralanıyor. Bayram dönemlerinde trafikteki yoğunluk nedeniyle kazaların artabileceğine dikkat çeken Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Dr. Öğretim Görevlisi Oya Turhaner, "Kazalar, ekonomimize milyarlarca lira zarara neden oluyor. TÜİK verilerine göre; trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı 2022 Mart ayı sonu itibarıyla 25 milyon 478 bin 989 olurken araç sahiplerinin bir kısmı bilerek ya da bilmeyerek zorunlu trafik sigortası yaptırmıyor ya da süresini geçiriyor. Trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 54,3'ünü otomobil, yüzde 16,3'ünü kamyonet, yüzde 14,9'unu motosiklet, yüzde 8,0'ını traktör, yüzde 3,5'ini kamyon, yüzde 1,9'unu minibüs, yüzde 0,8'ini otobüs ve yüzde 0,3'ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturuyor. Ancak trafik sigortası poliçesinin zorunlu olmasına rağmen sigortasızlık oranı bazı taşıt türlerinde oldukça yüksek. 2022 Mart istatistiklerine göre; motosikletlerde yüzde 65,55, traktörde yüzde 40,72, otobüste yüzde 28,94, kamyonda yüzde 22,11, minibüste yüzde 20,48 ve otomobillerde ise yüzde 6,30 oranında sigortasızlık oranı bulunuyor" sigortasının, sigortalı araç ile başkasının malına ve canına gelebilecek zararlara karşı olan sorumluluğu sigortaladığını hatırlatan Dr. Oya Turhaner, "Trafiğe çıkan araç sayısı her yıl artmasına rağmen ne yazık ki sigorta poliçesi sayısı son üç yıldır aynı oranda artmamakta. Otomobillerde trafik sigortası yaptırma oranı yüksek olmasına karşın özellikle motosiklet, traktör, otobüs gibi taşıtlarda bu oran düşük. Trafik sigortası ile sigorta şirketinin ödeyebileceği tazminat tutarı, 2022 yılında, maddi kazalarda araç başına 50 bin TL, kaza başına ise 100 bin TL ile sınırlandırılmış. Yaralanma, sakatlanma veya ölümle neticelenen trafik kazalarında zarar gören ve/veya kanuni mirasçıları, kişi başına 500 bin TL ve kaza başına da 2 milyon 500 bin TL'ye kadar tazminat alabilir. Trafik sigortası dahilinde, kazada sakat kalanlara geçici iş göremezlik tazminatı ödenmekte. Geçici iş göremezlik süresi ve sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan ve tıbben gerekli olan sürekli bakıcı giderleri de trafik sigortası teminatı içerisinde. Maddi hasarlarda trafik sigortası değer kaybını karşılamakta. Tüm bu korumadan yararlanmak ve risklerin sigorta şirketinin omuzlarına yüklenmesi için ruhsat sahibinin, Nisan 2022 rakamlarına göre araç başına ortalama bin 187 TL prim ödemesi yeterli. Hasarsızlık durumunda ise bu rakam daha aşağı çekiliyor" diye yaşamamak için ihtiyari mali mesuliyet sigortası önerisiTurhaner, zorunlu trafik sigortası poliçelerinin teminat limitlerinin yetersiz kalabileceği uyarısında da bulunarak, "Trafik sigortasında limit, kaza başına 100 bin TL. Bu limit, hasarı ödemeye yetersiz kalabilir veya karşı tarafın manevi tazminat talepleri olabilir. İhtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesi yaptırılırsa böyle durumlarda araç sahiplerine destek olacaktır. Limitsiz ihtiyari mali mesuliyet sigortası poliçesi yaptırmanın bedeli, şirketten şirkete değişmekle birlikte yaklaşık 500 TL'nin altında. Bu teminat, genel olarak kasko sigortaları ile birlikte isteğe bağlı olarak ek bir teminat şeklinde sunuluyor. Bunun yanı sıra münferit olarak da satılan bir sigorta çeşidi ve yaptırmanız için kasko poliçesi zorunluluğu bulunmamakta" Turhaner, "Trafik kazasında motorlu taşıtın trafik sigortası poliçesi olmaması, kaza yapan aracın plakasının tespit edilememesi durumlarında veya çalınmış/ gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, bedeni zararlar ve ölüme dair tazminatlar, zorunlu trafik sigortası limitleri dahilinde Güvence Hesabı'ndan talep edilebiliyor. Ancak Güvence Hesabı yaptığı ödemeyi poliçe yaptırmayan araç sahibi veya sürücüye rücu ederek talep ediyor. Ayrıca, trafik sigortası, ihtiyari mali mesuliyet sigortası veya Güvence Hesabı ile ilgili tazminat tutarında anlaşmazlık olması durumunda, Sigorta Tahkim Kurumu'na başvuru yapılabilmekte" diye oranı bazı illerde yüzde 30'u geçiyorSigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi rakamlarına göre; 2022'de 29 Nisan itibariyle, yurt genelinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazalarında 229 bin 231 kaza tespit tutanağı düzenlendi. Sigortasızlık oranlarında ise yüzde 39,14 ile Şanlıurfa, yüzde 34,77 ile Ardahan, yüzde 33,24 ile Iğdır ilk üçte yer alıyor. Araç sayısı en çok olan illerde ise İstanbul yüzde 12,03, Ankara İzmir ise yüzde 21,04 sigortasızlık oranına sahip, bu illeri yüzde 22,58 ile Antalya ve 17,01 ile Bursa izliyor. - İZMİR Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ramazan Bayramı Bayram Ekonomi Haberler Trafik kazaları özellikle kazanın meydana geldiği yer, kazaya karışan araç sayısı, doğan zarar vb. diğer unsurlar bakımından birçok sınıflandırmaya tabi tutulabilmektedir. Özellikle kaza sonrası meydana gelen zarar türü bakımdan temelde trafik kazalarını maddi hasarlı, yaralanmalı ve/veya ölümlü kazalar olarak üçe ayırabiliriz. Bu yazımızda özellikle yaralanmalı trafik kazalarının incelemesi yapılacaktır. Trafik kazalarından kaynaklı tazminat davalarının temelini genellikle haksız fiil oluşturmaktadır. Bu kapsamda farklı birçok zarar meydana gelmektedir. Nitekim kaza mağduru olan davacı taraf, kazanın meydana gelmesi nedeni ile bedensel bütünlüğünün zedelenmesi, üzüntü ve yaşadığı keder nedeni ile kazaya neden olan taraftan ya da kazanın meydana gelmesinde daha fazla kusuru bulunan taraftan manevi tazminat talep edebilecektir. Trafik kazası mağdurunda ağır bedensel zarar meydana gelmesi halinde ise istisnai durumlarda zarar görenin yakınları da anne, baba, kardeş, eş vb. manevi tazminat talep edebilecektir. Her ne kadar 6098 sayılı TBK uyarınca “bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda” manevi tazminat ödenmesine karar verileceği belirtilmiş olsa da; Yargıtay kararlarında trafik kazası geçiren kişinin hiç yaralanmamış ve bedensel bütünlüğü zedelenmemiş olması halinde de manevi tazminat talep edilebileceği belirtilmiştir. Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu, Nisan 2017; Yargıtay 02006/4815 E., 2006/7231 K., Yargıtay 2005/1088 E., 2005/14222 K., Bu noktada manevi tazminat talepleri ile ilgili olarak önemle belirtmemiz gerekir ki; manevi tazminattan sadece araç sürücüsü, araç sahibi ve işleteni beraber sorumlu iken kazaya neden olan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının ise herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Dolayısı ile manevi tazminat talebinde bulunulurken özellikle kazaya neden olan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesini kesmiş olan sigorta şirketinden bu yönde bir talepte bulunulmadığı açıkça belirtilmelidir. Öte yandan trafik kazası neticesi yaralanan ve kazanın oluşumunda kusursuz ya da daha az kusurlu olan tarafından manevi tazminatın yanı sıra maddi tazminat talebinde de bulunulabilecektir. Keza 6098 sayılı TBK de bedensel zararlar Tedavi giderleri, Kazanç kaybı, Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak belirtilmiştir. Madde metninde sayılan bedensel zararlardan tedavi giderleri; kaza geçirenin tedavi gördüğü süreçten iyileşene kadar yapmış olduğu tüm masraflar olarak tanımlanabilir. Bakıcı, ilaç, hastane, refakatçi vb. giderler tedavi gideri olarak sayılmaktadır. Buna göre dava tarihi itibariyle tedavisi devam eden davacının; iyileşeceği zamana kadar olan gelecek tedavi masraflarının da hesaplanması gerekmektedir. Yargıtay 4. HD, 1986/3535 E., 1986/4223 K., Tedavi giderleri kapsamında, yılından itibaren meydana gelen kazalardan kaynaklı tedavi giderlerinden SGK sorumlu tutulmaktadır. Nitekim Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2016/10172 E., 2019/10217 K. sayılı ve tarihli kararında aynen “Tedavi giderleri kapsamında, sigorta şirketinin, Güvence Hesabının, sürücünün ve işletenin, zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanması nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 Sayılı Kanun ile getirilen düzenlemenin yürürlüğe girmesi ile sona erdirilmiş bulunmaktadır.” ifadesine yer verilerek tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğu belirtilmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğünün sayılı Genelge 12/5 uyarınca; 2011 yılından sonra gerçekleşen trafik kazalarında sorumluluğu SGK kapsamında olduğunu; 2011 yılından önce gerçekleşen kazalardan genelgede belirtilen nedenler ile sigorta firması tarafından ödenmeyen sağlık hizmet bedelleri SGK tarafından karşılanacaktır. Ancak SGK tarafından sadece belgelendirilen tedavi giderleri karşılanmakta olup Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2018/1776 E., 2019/5823 K. sayılı ve tarihli kararında da belirtildiği üzere; SGK tarafından karşılanmayan ve belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir. Bedensel zarar kapsamında talep edilecek bir diğer zarar türü de kazanç kaybı olup “Kazanç kaybı tazminatı, kişinin vücut tamlığına yönelik bir olay nedeni ile vücut tamlığının bozulması ve vücut fonksiyonlarının iptali veya azalması sonucu, kişinin iş görme yeteneğini geçici veya sürekli olarak kısmen veya tamamen yitirmesi neticesinde maruz kaldığı kazanç kaybıdır.” şeklinde tanımlanmaktadır. Cebe, Destekten Yoksunluk ve İş Göremezlik Tazminatı ile Aktüeryal Hesap Esasları, Kasım 2019 Bu kapsamda kaza mağduru olan tarafın yine kaza öncesi mevcut olan kazancında kazadan sonra meydana gelen azalma göz önünde bulundurulacaktır. Ancak henüz çalışmaya başlamamış olan 18 yaşından küçük yaralanan lehine geçici iş göremezlik talebinin kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Yargıtay 17. DD, 2019/2939 E., 2019/9776 K., Diğer yandan, Cebe, Destekten Yoksunluk ve İş Göremezlik Tazminatı ile Aktüeryal Hesap Esasları, Kasım 2019 aynen; “…vücut tamlığının ihlali neticesinde, ihlale maruz kalan kişinin fiili bir çalışması olmasa bile, ihlalin vücudunda yarattığı etki nedeni ile kazadan önceki hayatının sürdürmesi ve gelecekte hayal ettiği hayatını sağlayabilmesi için ihlalin yaşam gücünde yarattığı olumsuz etki kadar daha fazla çaba edenler için değil yaşı küçük ve çalışıp çalışmadığı küçük-emekli önemli olmaksızın herkes için, ihlalden itibaren maddi tazminat hakkı verir” ifadesine yer vererek gelecekteki çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpların da talep edileceği belirtilmiştir. Nitekim, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/10764 E., 2018/5055 K. sayılı tarihli kararında da vücut tamlığının ihlali neticesinde ortaya çıkan beden gücü kayıplarının, geliri veya malvarlığında bir azalma meydana getirmese bile zararın tazmin edilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir. Şahsın mevcut veya gelecekteki olası kazanç kayıpları; geçici veya sürekli iş göremezlik şeklinde çıkmaktadır. Geçici iş göremezlik durumunda, yaralanan kişide kalıcı bir sakatlık durumu bulunmamaktadır. Diğer yandan sürekli iş göremezlik hali ise; yaralanan kişinin kalıcı sakatlık durumunun olmasıdır. Kalıcı sakatlık hali yaralanan kişinin organını tam ve istenilen şekilde kullanamayacağı gibi hiç kullanamamasından kaynaklı da meydana gelebilir. Her iki halde de yaralanan kişinin bir kazanç kaybı yaşayacağı aşikardır. Bu kapsamda sürekli iş göremezlik kapsamında oluşacak zararların tazmini sigorta firmalarının sorumluluğunda iken; 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının maddesinde “trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin sağlık gideri teminatı kapsamında olduğu ve sağlık giderleri teminatının SGK’nın sorumluluğunda olduğu” belirtilmiştir. Ancak Sigorta Tahkim Kurulu’nun 21/12/2018 Tarih ve 2018/İHK-11386 sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararında aynen “…Genel Şartın bu şekilde yazılmış olmasından, geçici iş görmezlik tazminatı taleplerinin, SGK'ya devredildiği ve bu nedenle trafik sigortası teminatları haricinde tutulduğu söylenemeyecektir. Aksi halde "tamamen" de denmekle, kalıcı iş görmezlik tazminatı taleplerinin de SGK'ya devredildiği ve bu nedenle teminat dışı olduğu sonucu çıkar ki, bu da sigortanın konusunun ortadan kaldırılmış olması demektir… Bu kapsamda, Yargıtay kararlarında da işaret edildiği gibi, geçici iş görmezlik zararları da çalışma gücünün azalması veya yitirilmesine bağlı bulunduğundan ve genel şartlarda teminat dışı tutulduğu da belirtilmemiş olmakla, davacı bu zararları, işletenin hukuki sorumluluğunu temin eden davalı trafik sigortacısından talep edebilecektir. Bu nedenle davalıların geçici iş göremezlik zararından sorumlu olmadıkları itirazlarının reddine karar verilmiştir.” ifadesine yer verilerek geçici iş göremezlik tazminatından sigorta firmalarının sorumluluğunun devam ettiği belirtilmiştir. Bedensel zararlar arasında sayılan “ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar” ise somut olaya göre takdir edilecektir. Nitekim ressam olan kişinin ellerini kaybetmesi veya sporcunun bacaklarını artık kullanamaması gibi durumlarda yaralanan kişinin geleceğe yönelik bazı hak ve olanaklarından artık yoksun kalması halinde zarar tazmini gerçekleşecektir. Davacı tarafından yukarıda belirtilen hususlardaki taleplerini sigorta firmasına yönlendirebilmesi için öncelikle 2918 sayılı KTK uyarınca sigorta firmasına başvuru yapması gerekmektedir. Sigorta firması tarafından en geç 15 gün içinde başvurunun yazılı cevaplanmaması veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde başvuru sahibi tarafından bu kez tazminat davası açılabilecektir. Bu kapsamda açılacak davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir. Ancak davalılar arasında sigorta firmasının da gösterilmesi halinde ise görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olacaktır ve ticari davalarda arabuluculuk başvurusunun dava şartı olması sebebi ile öncelikle arabuluculuk başvurusunun yapılması gerekecektir. 6100 sayılı HMK uyarınca genel yetkili mahkeme “davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi” olduğu belirtilmiştir. Birden fazla davalının olması halinde ise HMK uyarınca davalıların birinin yerleşim yerinde de dava açılabilecektir. Ayrıca trafik kazalarının haksız fiil temeline dayanıyor olması nedeni ile HMK uyarınca haksız fiil kapsamında yetkili gösterilen mahkemelerde de dava açılabilecektir. Buna göre; haksız fiilin işlendiği yer, zararın meydana geldiği veya gelme ihtimalinin bulunduğu yer veya zarar görenin yerleşim yeri de yetkilidir. Trafik kazası neticesinde meydana gelen zararın davacı tarafından tam olarak tespit edilmesi mümkün değildir. Bu sebeple davacı tarafından davanın HMK uyarınca belirsiz alacak davası olarak açılması gerekmektedir. Trafik kazalarından kaynaklı tazminat talepleri için esasen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/1. maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Lakin kaza neticesinde ölüm ve/veya yaralanma meydana gelmiş ise bu kez aynı yasanın 109/2. maddesinde düzenlendiği üzere uzamış ceza zamanaşımı 8-15 yıl süreleri uygulama alanı bulacaktır. Özet Geçici iş göremezlik zararı, zarar türleri içerisinde bedensel zararlar arasındadır. Kanun sistematiği bakımından geçici iş göremezlik zararı esasen, Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde bedensel zararlar alt başlığında “kazanç kaybı” zararı olarak yer almaktadır. Karayolları Trafik Kanunu’nun “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.” denilmektedir. Bununla birlikte, 2016 yılında Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nda değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklerle birlikte sigorta şirketlerinin kazanç kaybı zararı olan geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olup olmadığı hususunda uygulamada sıklıkla problem yaşanmaktadır. İlgili genel şartların maddesinde sağlık giderleri teminatından sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı, bu zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olduğu belirtilmiştir. Sigorta şirketleri, KTK’nın gereği sağlık hizmet bedelleri yönünden ve buna ek olarak ilgili genel şartlarda değinildiği gibi sağlık giderleri teminatı yönünden sorumluluğunun bulunmadığını, geçici iş göremezlik tazminatının da sağlık hizmet bedelleri kapsamında olması sebebiyle bu zararlardan SGK’nın sorumlu olduğunu belirterek ödeme yapmayı reddetmektedir. Bu çalışmada, geçici iş göremezlik tazminatının tanımı ve hukuki niteliği üzerinde durularak, ilgili tazminat bakımından sigorta şirketlerinin sorumluluğunun kapsamı, SGK’nın Kanun’da geçen anlamıyla ne tür zararlardan sorumlu olması gerektiği, Yargıtay Kararları ve İtiraz Hakem Heyeti Kararları ışığında değerlendirilecektir. Abstract Temporary incapacity damage is among the bodily harms among the types of damage. Temporary incapacity for work is included in the article 54 of the Turkish Code of Obligations as "loss of earnings" in the sub-heading of bodily harm. According to In Article 98 of the Highway Traffic Law, “Health service fees to be paid by hospitals affiliated to universities and all other public and private health institutions and organizations due to traffic accidents, whether the casualty has social security or not, and the health service reimbursement procedure determined for those deemed to have general health insurance. and its principles are covered by the Social Security Institution.” In 2016, the General Conditions of Highways Motor Vehicles Compulsory Liability Insurance were amended. With these changes, there are often problems in practice as to whether insurance companies are liable for temporary incapacity compensation, which is loss of earnings and damage. In Article of the general conditions, it is stated that insurance companies are not responsible for health expenses coverage, and the Social Security Institution is responsible for these losses. Insurance companies have sta ted that they are not responsible for health care costs as per Article 98 of the KTK and additionally, as mentioned in the relevant general conditions, and that SGK is responsible for these damages since temporary incapacity compensation is also within the scope of health. In this article, the definition and legal nature of temporary incapacity compensation will be emphasized and the scope of liability of insurance companies in terms of compensation will be evaluated in the light of Supreme Court Decisions and Appeals Arbitration Committee Decisions. Anahtar Kelimeler Geçici iş göremezlik tazminatı, Kazanç kaybı, Sigorta Şirketinin sorumluluğunun kapsamı, Sağlık Hizmet Bedelleri. Keywords Temporary Incapacity Compensation, Loss of earnings, Scope of the Insurance Company's liability, Healthcare costs. Giriş Geçici iş göremezlik tazminatı kazanç kaybı zararları içerisinde yer almaktadır. Kazanç kaybı zararı, zarar gören bedensel zarara uğramasaydı, zarar görenin elde etmesi muhtemel kayıplarını ifade eder. Bu nedenle kazanç kaybı hesabı varsayımlara dayanarak yapılır. Bu zarar türü, zarar görenin sağlığına tekrardan kavuşma anına kadar çalışamamasından kaynaklanan kazanç kaybından oluşur. Bu nedenle kazanç kaybı zararları, niteliği itibariyle fiilen yoksun kalınan kâr olup, geçici nitelikte ve geçmişe yöneliktir. KTK hükmünde sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı ve sigorta şirketlerini kanun hükmünde belirtilen şartlar dahilinde SGK’ya gerekli aktarımı yapması halinde yükümlülüklerinin sona ereceği belirtilmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında ise sağlık giderleri içerisinde mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler gösterilmiştir. Genel şartlarda yer alan bu ibarelere bakıldığında geçici iş göremezlik tazminatının genel şartlarda düzenlenen sağlık giderleri kapsamında olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu durumda genel şartlardan hareketle bir değerlendirme yapılacak olacaksa sigorta şirketlerinin geçici iş göremezlik giderinden sorumluluğu bulunmadığı kanaatine varılabilecektir. Ancak Kanunda yer alan sağlık hizmet bedelleri ifadesinden geçici iş göremezlik tazminatının da bu kapsamda olduğunu ve bu gerekçeyle sigorta şirketlerinin ilgili tazminat bakımından sorumluluğunun bulunmadığını söylemek pek mümkün görünmemektedir. Zira, geçici iş göremezlik tazminatında sağlık hizmet bedeli yönünden bir ödeme yapılmamaktadır. Burada zarar görenin uğradığı kazanç kaybına yönelik talepte bulunulmaktadır. Kanun koyucunun açık bir şekilde sağlık hizmeti olarak belirttiği ve SGK’nın sorumluğuna dahil ettiği bu zarar kalemi, genel şartlarda sağlık giderleri teminatı adı altında genişletilmiş ve sağlık hizmeti niteliğinde olmayan zarar kalemlerinin de bu gider kapsamında sigorta şirketlerinin ve güvence hesabının sorumluluğundan çıktığı belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla Genel Şartlarla sigorta şirketinin sorumluluk alanı kanunda belirtilen sınır aşılarak daraltılmıştır. Bu doğrultuda iş göremezlik tazminatı gibi giderlerin SGK sorumluluğu kapsamında kabul edilip sigorta şirketinin sorumluluğundan çıkarıldığına dair anlayışlar gerek Kanun hükmünün lafsına gerekse kanun koyucunu amacına aykırı olacaktır. I. Geçici İş Göremezlik Kavramı Türk Borçlar Kanunu’nun açıkça geçici iş göremezlik zararlarından söz edilmemekle birlikte, geçici iş göremezlik zararları kişinin iş göremez duruma gelmesinin sonucunda malvarlığında meydana gelen zararlara bağlı olarak, kanunda belirtilen “kazanç kaybı” zararları arasında yer almaktadır. Kazanç kaybı zararı, zarar gören bedensel zarara uğramasaydı, zarar görenin elde etmesi muhtemel kayıplarını ifade eder. Bu nedenle kazanç kaybı hesabı varsayımlara dayanarak yapılır. Bu zarar türü, zarar görenin sağlığına tekrardan kavuşma anına kadar çalışamamasından kaynaklanan kazanç kaybından oluşur. Bu nedenle kazanç kaybı zararları, niteliği itibariyle fiilen yoksun kalınan kâr olup, geçici nitelikte ve geçmişe yöneliktir[1]. Kanun sistematiği içerisinde bakıldığında, Türk Borçlar Kanunu’nun tazmin edilmesi gereken bedensel zararlardan söz edilmiştir. İlgili maddeye göre bedensel zararlar, “1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” olarak belirtilmiştir. Kanun maddesinde her ne kadar bedensel zararlar ifadesi yer alsa da burada kastedilen, kişinin beden bütünlüğünün ihlali sonucunda meydana gelen malvarlığı zararlarıdır[2]. Geçici iş göremezlik tazminatının kazanç kaybı olduğunu belirtmekle birlikte kazanç kaybının tanımına da değinmekte yarar vardır. Kazanç kaybı, kişinin haksız fiile uğramamış olması durumunda elde etmesi muhtemel olan kayıplarını ifade etmektedir[3]. Kazanç kaybı zararlarını, zarar görenin hüküm anına kadar çalışamamasından kaynaklanan zararları ve gelir kaybı olarak nitelendirmek mümkündür[4]. Ancak buradaki kazanç kaybı hesabı varsayımlara dayanmaktadır[5]. Geçici iş göremezlik esasen, zarar gören kişinin tedavi süresi boyunca çalışma gücünü geçici bir süre ile tamamen kaybetmesidir[6]. Yargıtay’ın geçici iş göremezlik zararlarına ilişkin tanımlamalarına bakıldığında, zarar gören kişinin tedavi süresi boyunca çalışamaması ve buna bağlı olarak iş ve kazanç kaybına uğraması durumunu geçici iş göremezlik zararı olarak nitelendirdiği görülmektedir[7]. II. Sigorta Şirketlerinin Geçici İş Göremezlik Tazminatı Yönünden Sorumluluğunun Belirlenmesi A. Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Konunun Değerlendirilmesi KTK’nın baktığımızda, “İşletenlerin, bu Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Söz konusu madde de “ birinci fıkrasına göre olan sorumlulukların” ifadesiyle kastedilen zarar türlerinden biri de madde metninde görüleceği gibi[8] “bir kimsenin yaralanması” halidir. Bu durumda, KZMSS kapsamında sigortalı aracın işletilmesi sırasında verilen zarar bir kimsenin yaralanmasına sebebiyet vermişse, bu durum KZMSS kapsamındadır. Bundan anlaşılması gereken, zarar görenin sakatlanması sonucunda oluşan geçici iş göremezlik zararlarından işletenin sorumlu olduğu oranda sigortacının da sorumlu olması gerektiğidir. Karayolları Trafik Kanunu’nun göre, “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. Ek cümle 4/4/2015-6645/60 md. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, bu kapsama girenler yönünden genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmez.2 Trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14 üncü maddesinde düzenlenen durumlar için Güvence Hesabı tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılır. Söz konusu tutar, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebilir. Aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona erer.” Bundan anlaşılması gereken, Kanunda belirtilen sağlık hizmet bedelleri dışında kalan tazminat taleplerinden sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabı’nın sorumluluğu devam etmektedir. Ancak burada üzerinde durulması gereken husus, “sağlık hizmet bedelleri” denilmesiyle ne anlaşılması gerektiğidir. Öncelikle belirtilmelidir ki, Kanunda açıkça değinilen sağlık hizmet bedelleri içerisinde geçici iş göremezlik tazminatı yer almamaktadır. Zira, geçici iş göremezlik tazminatında zarar gören, faydalanmak zorunda kaldığı sağlık hizmet bedellerine yönelik bir ödeme yapmamaktadır. Geçici iş göremezlik tazminatı ise kazanç kaybı zarar kalemleri arasında yer almaktadır. Zarar görenin talebi de haksız fiil sonucunda uğramış olduğu kazanç kaybının karşılanmasına yöneliktir. Kanun hükmünde belirtilen sağlık hizmet bedelleri arasında geçici iş göremezlik tazminatı yer almamaktadır. Nitekim, Yargıtay’ın yerleşik içtihadı da bu doğrultudadır, “Yasa lafzından da açıkça anlaşılacağı üzere sigorta şirketlerinin yükümlüğü sadece trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri yönünden sona erecek olup bu kurumlar tarafından karşılanmayan ulaşım, yemek, refakatçi ücreti gibi sair tedavi giderleri, bakıcı giderleri ve geçici iş göremezlik zararları halen tedavi giderleri teminatından ödenmek üzere davalı sigorta şirketinin sorumluluğundadır. Hal böyle olunca mahkemece geçici iş göremezlik zararı talebi yönünden de kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere yanlış gerekçe ile reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamış, bozma sebebi yapılmıştır.”[9]. Yargıtay içtihatlarında da benimsendiği üzere, geçici iş göremezlik zararlarından Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olduğuna dair KTK’da herhangi bir düzenleme yer almadığından, ilgili tazminat türünü sağlık hizmet bedellerinden sayarak sigorta şirketlerinin sorumlu olmadığı sonucuna ulaşılması mümkün görünmemektedir[10]. Kanun hükmü dikkate alınarak yapılan değerlendirmeye göre, KTK’nın belirtilen sağlık hizmet bedelleri içerisinde geçici iş göremezlik tazminatının yer almaması sebebiyle sigorta şirketlerinin ilgili tazminat bakımından sorumluluğunun SGK’ya geçmediği ve sigorta şirketlerinin sorumluluğunun devam ettiği sonucuna ulaşılmaktadır. B. KZMMSGŞ Hükümlerine Göre Konunun Değerlendirilmesi tarihli, 29355 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak tarihinde yürürlüğe giren KZMMSGŞ maddesinde sağlık giderleri teminatı düzenlenmiştir. İlgili hükme göre, “Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır.” Buna ek olarak ilgili hükmün devamında, sağlık giderleri teminatı yönünden sigorta şirketinin ve Güvence Hesabı’nın sorumluluğunun bulunmadığı, ilgili taleplerin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda bulunduğu belirtilmiştir. Genel şartlarda yer alan bu ibarelere bakıldığında geçici iş göremezlik tazminatının da genel şartlarda düzenlenen sağlık giderleri kapsamında olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu durumda genel şartlardan hareketle bir değerlendirme yapılacak olacaksa sigorta şirketlerinin geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden sorumluluğu bulunmadığı kanaatine varılabilecektir. Uygulamada yaşanan problemlere bakıldığında görülmektedir ki, sigorta şirketleri tarafından Genel Şartlarda yer alan düzenleme gerekçe gösterilerek zarar gören konumunda olan kişilerin geçici iş göremezlik tazminatı talepleri, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olduğu belirtilerek reddedilmektedir. Bu durumda, Karayolları Trafik Kanunu’nda yer alan düzenlemeye göre mi hareket edilecektir, Genel Şartlarda belirlenen şekilde mi hareket edilecektir? Çalışmamızın bundan sonraki kısmında Yargıtay ve İtiraz Hakem Heyeti Kararları ışığında değerlendirmeler yapılacak olup ardından konu ile ilgili görüşümüz aktarılacaktır. III. Yargıtay ve İtiraz Hakem Heyeti Kararları Işığında Konunun Değerlendirilmesi Yukarıda değinildiği üzere, KTK’nın yapılan değişiklikle birlikte sigorta şirketleri geçici iş göremezlik zararlarının sağlık hizmet bedellerinden olduğu gerekçesiyle ödeme yapmamak eğilimine girmiştir. Ancak konuyla ilgili Yargıtay uygulamalarına bakıldığında, Kanunda açıkça sağlık hizmet bedellerinden söz edilmesine rağmen söz konusu düzenlemede “geçici iş göremezlik” denmediği için geçici iş göremezlik zararlarından sigorta şirketlerinin sorumluluğunun devam edeceği benimsenmektedir. Nitekim, bu yönde verilmiş bir kararda; “Öte yandan; söz konusu düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, trafik kazası sonucu hastalık sigortası kapsamında Kurumca sigortalıya yapılan geçici is göremezlik ödemeleri, yasa kapsamı içerisinde bulunmamaktadır. Bu nedenle, Kurumca sigortalıya yapılan geçici is göremezlik ödemelerinin, işletenden, şoföründen, zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçe limitleri içerisinde kalmak koşuluyla sigorta şirketinden ve Güvence Hesabından tahsili mümkün bulunmaktadır.”[11]. denilmektedir. Söz konusu karardan varılan sonuç; Karayolları Trafik Kanunu’nda yer alan düzenlemede, sağlık hizmet bedelleri yönünden Sigorta Şirketi’nin ve Güvence Hesabı’nın sorumluluğu sona ermekle birlikte, Kanunda geçici iş göremezlik bakımından böyle bir düzenlemeye yer verilmemiş olması sebebiyle sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabı’nın sorumluluğu devam etmektedir. Buna benzer nitelikte bir kararda; “Dava, trafik kazasında zarar gören maddi tazminat istemine ilişkin olup, davalı sigorta şirketi zarara neden olan aracın trafik ZMSS sigortacısıdır. Somut olayda; davalıya trafik sigortalı aracın davacının arkasında yolcu olarak bulunduğu motosiklete çarpması sonucunda davacının yaralandığı ve olaydan dolayı maddi zarara uğradığı iddiasıyla dava açılmış olup, dosya kapsamından davanın konusunun yaralanma nedeniyle geçici iş göremezlik zararına ilişkin olduğu açıktır. O halde, dava konusu geçici iş göremezlik zararı sigorta teminatı içinde kaldığından, mahkemece, yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.”[12]. Söz konusu kararda geçici iş göremezlik tazminatının ZMMS kapsamında olduğuna vurgu yapılmıştır. Sigorta Şirketleri, geçici iş göremezlik zararlarının tedavi giderleri kapsamında olduğunu, bu nedenle 2918 sayılı KTK’nın, 6111 sayılı Yasa’nın değişen gereği bu tür zararlardan kendilerinin değil, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olduğunu ileri sürmektedirler. Yargıtay dairelerinin kararlarına bakıldığında, sağlık hizmet bedelleri dışında her türlü zararların önceden olduğu gibi sigorta şirketleri tarafından ödeneceği açıklandığı gibi, geçici iş göremezlik zararlarının tedavi gideri olmayıp bedensel zararlar kapsamında bir zarar türü olduğu ve sigorta şirketleri tarafından ödenmesi gerektiği ifade edilmektedir. Nitekim, konu ile ilgili olarak SGK’nın rücu davalarına bakan Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin kararlarında da geçici iş göremezlik ödeneklerinin KTK hükmünde belirtilen sağlık hizmet bedelleri olarak SGK’nın sorumluluğunda olmadığı ve ilgili zararlardan sigorta şirketlerinin sorumlu olduğu belirtilmiştir. “Mahkemece, belirtilen hukuki ve fiili durumlar gözetilmeksizin, geçici işgöremezlik ödeneğinin, 2918 Sayılı Kanunun 98. madde kapsamında olmadığı dikkate alınmayarak yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir. O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair hususlar incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır".[13] Esasen konuyla ilgili verilen İtiraz Hakem Heyeti Kararları incelendiğinde, Yargıtay ile aynı görüşün benimsendiği görülmektedir. Bu konuda verilen bir kararda; “Davalı tarafın, davacının geçici iş göremezlik talebinin teminat kapsamı dışında olduğuna ilişkin itirazı değerlendirildiği zaman; TSGŞ maddesinde, "Sağlık Giderleri Teminatı Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir." olarak ifade edildiği gibi, sağlık Giderleri Teminatı'ndan sayılanların ve SGK'ya devdedildiği ifade edilenlerin, bizatihi geçici iş görmezlik zararları değil, bunlara bağlı giderlerin olduğu anlaşılmaktadır. Genel şartın bu şekilde yazılmış olmasından, geçici iş görmezlik tazminatı taleplerinin, SGK'ya devredildiği ve bu nedenle trafik sigortası teminatları haricinde tutulduğu söylenemeyecektir. Aksi halde "tamamen" de denmekle, kalıcı iş görmezlik tazminatı taleplerinin de SGK'ya devredildiği ve bu nedenle teminat dışı olduğu sonucu çıkar ki, bu da sigortanın konusunun ortadan kaldırılmış olması demektir. Davalının itirazı kapsamında tarihli genel şartların olaya tatbiki ile yapılan incelemede de, davacının geçici iş görmezlik tazminatı talebinin trafik sigortası teminatlarına dahil bulunduğu kanaatine varılmış ve davalının bu yöndeki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.”[14]. IV. Yargıtay ve İtiraz Hakem Heyeti Kararlarının Değerlendirilmesi Yukarıda yer verilen kararlar ışığında değerlendirme yapmak gerekmektedir. Bu hususta öncelikle belirtilmelidir ki, Genel Şartlar’ın ilgili düzenlemesi dikkate alınarak geçici iş göremezlik zararlarından sigorta şirketlerinin sorumlu olmadığı şeklinde bir sonuç çıkarılmamalıdır[15]. Buna ek olarak, belirtilen nedenlerle her ne kadar geçici iş göremezlik tazminatı, Genel Şartlarda yer alan hükümler gereği sağlık gideri kapsamında kabul edilebilecekse de kanun hükmünde belirtilen sağlık hizmeti bedelleri kapsamında yer almamaktadır. Bu nedenle genel şartlar KAPSAMA GİREN TEMİNAT TÜRLERİ başlığı altında yer alan b bendi nedeniyle sigorta şirketlerinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmayacağına dair varılan sonuç üst norm olan kanuna aykırılık teşkil ettiğinden uygulama imkânı bulamayacaktır[16]. Genel Şartlar’da 2016 yılında yapılan değişiklikle birlikte uygulamada geçici iş göremezlik zararlarının sigorta şirketinin sorumluluğunda olup olmadığı hususunda belirsizlik olmuştur. Sigorta şirketleri bakımından Genel Şartlarda yer alan düzenleme, geçici iş göremezlik tazminatı bakımından sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumu’na ait olduğu hususunda gerekçe oluşturur duruma gelmiştir[17]. Ancak değinilen Yargıtay ve İtiraz Hakem Heyeti Kararları’nda istikrar kazanan ve içtihat haline gelen görüşe göre, Karayolları Trafik Kanunu’nun “sağlık hizmet bedelleri” denilmesiyle geçici iş göremezlik tazminatının Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olduğu sonucu çıkarılmamalıdır. Zira, Kanunda yer almayan bir düzenlemenin Genel Şartlar’da düzenlenmesinin bu sonucu değiştirmeyeceği, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabı’nın geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olduğunun kabul edildiği görülmektedir. Sonuç KTK hükmünde sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı ve sigorta şirketlerini kanun hükmünde belirtilen şartlar dahilinde SGK’ya gerekli aktarımı yapması halinde yükümlülüklerinin sona ereceği belirtilmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında ise sağlık giderleri içerisinde mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler gösterilmiştir. Genel şartlarda yer alan bu ibarelere bakıldığında geçici iş göremezlik tazminatının genel şartlarda düzenlenen sağlık giderleri kapsamında olduğu sonucuna varılmaktadır. Sigorta şirketlerinin Genel Şartlar’da yer alan düzenlemeyi gerekçe göstererek zarar görene ödeme yapmaktan kaçındığı görülmektedir. Nitekim, Genel Şartlar’da yer alan bu düzenlemeyle birlikte geçici iş göremezlik zararının SGK tarafından mı sigorta şirketi tarafından mı ödeneceği konusunda uygulamada sorun yaşanmaktadır. Bu noktada şu hususu belirtmekte yarar vardır. Kanun hükmü SGK’nın sorumlu olduğu ve bu nedenle sigorta şirketlerinin sorumluluğundan çıkan bedeli sağlık hizmet bedelleri olarak belirtmiştir. Geçici iş göremezlik tazminatı ise kazanç kaybı zarar kalemleri arasında yer almaktadır. Geçici iş göremezlik tazminatında, zarar görenin faydalandığı veya faydalanmak zorunda kaldığı sağlık hizmetine dair bir ödeme yapılmamaktadır. Aksine talep edilen tazminatın konusunu herhangi bir hizmet oluşturmakta, zarar görenin uğradığı kazanç kaybına ilişkin talepte bulunulmaktadır. Kanun koyucunun açık bir şekilde sağlık hizmeti olarak belirttiği ve SGK’nın sorumluğuna dahil ettiği bu zarar kalemi, genel şartlarda sağlık giderleri teminatı adı altında genişletilmiş ve sağlık hizmeti niteliğinde olmayan zarar kalemlerinin de bu gider kapsamında sigorta şirketlerinin ve güvence hesabının sorumluluğundan çıktığı belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla Genel Şartlarla sigorta şirketinin sorumluluk alanı kanunda belirtilen sınır aşılarak daraltılmıştır. Kanun koyucu ilgili kanun maddesiyle, kaza sonucunda yaralanan kişilere sosyal güvencesinin olmaması gibi nedenlerle gerekli müdahalenin yapılmasındaki çekincelerin ve bu nedenle kazazedenin uğradığı mağduriyetlerin önlenmesini amaçlamaktadır. İlgili kanun maddesi sayesinde kazazedenin herhangi bir sosyal güvencesi bulunmasa dahi ilgili sağlık kuruluşlarında gerekli sağlık hizmetlerinde yararlanacak ve sağlığına kavuşabilecektir. Bu sayede kaza sonucunda kazazedeler için hayati önem taşıyan sağlık hizmetlerinden yararlanılması devlet güvencesi altına alınmıştır. Bu doğrultuda iş göremezlik tazminatı gibi giderlerin SGK sorumluluğu kapsamında kabul edilip sigorta şirketinin sorumluluğundan çıkarıldığına dair anlayışlar gerek kanun hükmünün lafsına gerekse kanun koyucunu amacına aykırı olacaktır. Varılan bu sonuca göre, kanunda yer alan düzenlemede açıkça geçici iş göremezlik tazminatının SGK’ya geçtiğine dair bir hüküm yer almadığından, ilgili tazminat türü bakımından sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabı’nın sorumluluğu devam etmektedir. Dipnotlar Tekinay, Sulhi/Akman, Sermet/Burcuoğlu, Haluk/Altop, Atilla, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Filiz Kitabevi, İstanbul 1993, s. 604, Oğuzman, M. Kemal/Öz, M. Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, 9. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2012, s. 92, Eren, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 16. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 2014, s. 747. ↩︎ ŞAMLI YETİŞ, Kübra, Geçici İşgöremezlik Zararlarının Zorunlu Trafik Sigortası Teminatı Kapsamında Olup Olmadığının Değerlendirilmesi, 2020 İstanbul Hukuk Mecmuası, s.1763-1781, Benzer yönde bkz. “Geçici iş göremezlik ödeneğinin amacı sigortalının çalışamadığı süre içindeki ücret kaybını kısmen gidermek amacını taşımaktadır.” YHGK, ↩︎ KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Turhan Kitabevi, ANKARA 2017, ↩︎ ŞAMLI, ↩︎ KILIÇOĞLU, ŞAMLI, ↩︎ ŞAMLI, Benzer yönde bkz. “Geçici iş göremezlik zararı, zarar görenin yaptığı iş ve gelir durumu itibariyle iyileşme süresinde elde edemediği kazançtan ibarettir.” Yargıtay 6541/12052, GÖKCAN, Hasan Tahsin, Karayolları Trafik Kanununa Göre Hukuki Sorumluluk Tazminat Sigorta ve Rücu Davaları, Seçkin Yayınevi, ANKARA 2018, ↩︎ Yargıtay 2015/9347 E. 2018/4033 K. T. KESER, Yıldırım, Karayolları Trafik Kanunu Kapsamında Geçici İş Göremezlik Tazminatı, YÜHFD C. XVIII 2021. s.1037-1055, ↩︎ KTK “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” ↩︎ Yargıtay 17. HD, 2013/15416 E. 2015/2380 K. Benzer yönde bkz. “…davacı vekilinin temyiz konusu ettiği geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve tedavi yol giderine dair tazminat kalemleri yukarda açıklanan ve 2918 Sayılı Kanunun 98. Maddesi kapsamındaki trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerine dair tedavi giderlerinden olmayıp ZMSS poliçesi gereğince davalı sigorta şirketinin sorumluluğu devam ettiğinden anılan yasa kapsamı dışında kalan bu giderlerden davalı sigorta şirketinin de sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” Yargıtay 17. HD, 2012/5743 E. 2013/4496 K. T. Benzer yönde bkz. “Davalı sigorta, diğer davalının 2918 sayılı KTK’nın 85/1’inci madde hükmünde yazılı hukuki sorumluluğunu, aynı kanunun 91/1’inci maddesi uyarınca üstlenmiş olup, gerek 85/1’inci madde hükmü, gerekse zorunlu trafik sigortası poliçesi genel şartlarının 1’inci madde hükmü gereği, davacının yaralanması sonucu tedavi süresince çalışamaması nedeniyle oluşan kazanç kaybından ve meslekte çalışma gücü kaybından kaynaklanan kazanç kayıplarından sorumludur.” Yargıtay LALE, Muktedir/AKGÜL, İhsan, Sigorta Hukuku Örnekli-İçtihatlı-Uygulamalı, Seçkin Yayıncılık, ANKARA 2011, ↩︎ Benzer yönde bkz. KESER, ↩︎ Yargıtay 2015/15542 E. 2017/4392 K. T. Benzer yönde bkz. “Geçici iş göremezlik zararı bedeni zarar teminatıyla ZMSS kapsamında olup, 6111 sayılı yasa uyarınca tedavi gideri kapsamında değerlendirilemez.” Yargıtay 2014/16455 E. 2014/1330 K. Ayrıca bkz. “Dava, zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada yaralanan davacı için geçici iş göremezlik tazminatının tahsili davasıdır. Davanın kabulü ile, geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi doğrudur.” Yargıtay T. Benzer yönde bkz. “Kişinin kalıcı sakatlıkları nedeni ile oluşan beden gücü kaybı yüzünden, kişinin gelirinde ve dolayısıyla mal varlığında bir eksilme meydana gelmemiş olsa dahi tazminatın gerekeceği kabul edilmekte ve bu “güç” efor kaybı tazminatı diye adlandırılmaktadır. Beden gücü kaybına uğrayan kişinin aynı işi zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla efor sarfıyla yaptığı gerçeğinden hareket edilerek bir anlamda zararı, bu fazladan sarf edilen gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Kaza geçiren kişinin, kalıcı sakatlık durumu söz konusu olmayıp, bir süre tedavi görmesi, iyileşinceye kadar çalışamaması ve bu yüzden iş ve kazanç kaybına uğraması geçici işgöremezlik olarak adlandırılmaktadır. Trafik kazası sonucu uğranılan maddi zarar sebebiyle, kişinin işinden ve gücünden kaldığı süre içinde oluşan gelir kaybından zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, sürücü ve işleten de sorumludur.” Yargıtay 2015/9347 E. 2018/4033 K. T. ↩︎ Yargıtay E. 2013/2073 K. 2013/2191 T. Benzer yönde bkz. “Trafik kazası neticesi yaralanan ve geçici yada sürekli iş göremez hale gelen kişinin giderleri sadece bir sağlık kuruluşunda yapılan tedavi harcamalarından ibaret değildir. Trafik kazası sonucu beden bütünlüğü zarara uğrayan kişi tedavi gördüğü süre ile iyileşeceği süre içinde işlerini göremeyeceği ve bu süre içinde normal hayatını sürdüremeyeceğinden bu dönem içinde tam iş göremez olarak kabul edilip buna göre tazminat hesabı yapılacaktır. Geçici işgöremezlik sebebiyle hükmedilecek tazminatın kusurlu sürücü ve işletenin yanında ZMSS poliçesini düzenleyen şirketin de sorumluluğu kapsamı içerisinde değerlendirilmesi gerekirken dahili davalı SGK'nun sorumluluğuna hükmetmesi bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 2015/6603 E. 2018/794 K. T. Benzer yönde bkz. “Dava, trafik kazasında zarar gören maddi tazminat istemine ilişkin olup, davalı sigorta şirketi zarara neden olan aracın trafik ZMSS sigortacısıdır. Somut olayda; davalıya trafik sigortalı aracın davacının arkasında yolcu olarak bulunduğu motosiklete çarpması sonucunda davacının yaralandığı ve olaydan dolayı maddi zarara uğradığı iddiasıyla dava açılmış olup, dosya kapsamından davanın konusunun yaralanma nedeniyle geçiçi iş göremezlik zararına ilişkin olduğu açıktır. O halde, dava konusu geçici iş göremezlik zararı sigorta teminatı içinde kaldığından, mahkemece, yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.” Yargıtay ÇELİK, Ahmet Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu, Seçkin Yayınevi, ANKARA 2019, ↩︎ Yargıtay 2012/3320 E. 2012/7074 K. T. ÇELİK, Benzer yönde bkz. Yargıtay 2012/3309 E. 2012/4013 K. T.. ↩︎ Hakem Karar Dergisi, Ekim-Aralık 2019, Sayı40, Tarih ve 2019/İHK-5349 Sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı. Benzer yönde bkz. “Genel Şartların, maddesinde, "Sağlık Giderleri Teminatı Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir." olarak ifade edildiği gibi, sağlık Giderleri Teminatından sayılanların ve SGK'ya devredildiği ifade edilenlerin, bizatihi geçici iş görmezlik zararları değil, bunlara bağlı giderlerin olduğu anlaşılmaktadır. Genel şartın bu şekilde yazılmış olmasından, geçici iş görmezlik tazminatı taleplerinin, SGK'ya devredildiği ve bu nedenle trafik sigortası teminatları haricinde tutulduğu söylenemeyecektir. Aksi halde "tamamen" de denmekle, kalıcı iş görmezlik tazminatı taleplerinin de SGK'ya devredildiği ve bu nedenle teminat dışı olduğu sonucu çıkar ki, bu da sigortanın konusunun ortadan kaldırılmış olması demektir. Bu kapsamda, Yargıtay kararlarında da işaret edildiği gibi, geçici iş görmezlik zararları da çalışma gücünün azalması veya yitirilmesine bağlı bulunduğundan ve genel şartlarda teminat dışı tutulduğu da belirtilmemiş olmakla, davacı bu zararları, işletenin hukuki sorumluluğunu temin eden davalı trafik sigortacısından talep edebilecektir.” Hakem Karar Dergisi, Temmuz-Eylül 2019, Sayı39, Tarih ve 2019/İHK-12835 Sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı. ↩︎ Benzer yönde bkz. “Genel Şartlar’ın incelemekte olduğumuz düzenlemesi yorumlanırken, yalnızca teminatın kapsamına ilişkin bu düzenlemenin lafzından yola çıkarak geçici işgöremezlik zararlarının sigortacının sorumluluğunda olmadığı söylenemez.” ŞAMLI, ↩︎ Benzer yönde bkz. “Trafik Sigorta Genel Şartları, düzenleyici işlem niteliğinde olduğundan kanundaki düzenlemeyi sınırlandıramaz ya da genişletemez. Bu nedenle de geçici iş göremezlik tazminatı hesabında uygulanabilmesi mümkün değildir.”, KESER, ↩︎ ŞAMLI, ↩︎ Kaynakça ÇELİK, Ahmet Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu, Seçkin Yayınevi, ANKARA 2019 Eren, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 16. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 2014. GÖKCAN, Hasan Tahsin, Karayolları Trafik Kanununa Göre Hukuki Sorumluluk Tazminat Sigorta ve Rücu Davaları, Seçkin Yayınevi, ANKARA 2018. Keser, Yıldırım, Karayolları Trafik Kanunu Kapsamında Geçici İş Göremezlik Tazminatı, YÜHFD C. XVIII 2021. s. 1037-1055. Kılıçoğlu, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Turhan Kitabevi, ANKARA 2017. LALE, Muktedir/AKGÜL, İhsan, Sigorta Hukuku Örnekli-İçtihatlı-Uygulamalı, Seçkin Yayıncılık, ANKARA 2011. Oğuzman, M. Kemal/Öz, M. Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, 9. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2012 Şamlı Yetiş, Kübra,Geçici İşgöremezlik Zararlarının Zorunlu Trafik Sigortası Teminatı Kapsamında Olup Olmadığının Değerlendirilmesi, 2020 İstanbul Hukuk Mecmuası, s. 1763-1781. Tekinay, Sulhi/Akman, Sermet/Burcuoğlu, Haluk/Altop, Atilla, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Filiz Kitabevi, İstanbul 1993 Hakem Karar Dergisi SGK Trafik Kazası İşlemleri SGK Genelgesi 2014/20 SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sayı 25029274 – 1093-11/26 Konu Adli Vaka ve Trafik Kazası İşlemleri G E N E L G E 2014/20 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun kısa vadeli sigorta kolları açısından 21 inci, 22 nci, 23 üncü, uzun vadeli sigorta kolları açısından 39 uncu ve yapılan sağlık giderleri açısından 76 ncı maddelerinde işveren, sigortalı ve üçüncü kişilerin, anılan Kanun hükümleri bakımından sorumluluk türleri ve kapsamı belirlenmiştir. Şahıs unsurunun işveren, sigortalı ve üçüncü kişiler, konu unsurunun ise meydana gelen sorumluluk sonucu Kurumun uygulayacağı rücu işlemlerinin oluşturduğu adli vaka ve trafik kazası dosyalarında taşra teşkilatınca yapılacak işlemler ve ilgili Kanun hükümlerinin uygulamalarında karşılaşılan sorunların giderilmesi ile ilgili hususlar aşağıda açıklanmıştır. RÜCU İŞLEMLERİ, TAKİBİ VE TAHSİLATINA DAİR YÜRÜTÜLECEK İŞLEMLER Mevcut işleyiş ve yaşanan sorunlar Sağlık hizmet sunucuları tarafından Kurumumuza gönderilen adli vaka ve trafik kazası sonucu sigortalılara ödenen ödenekler, bağlanan gelir ve aylıklar ile sigortalı ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere yapılan sağlık yardımlarına ait tedavi masrafları, Kanunun 21 inci, 22 nci, 23 üncü, 39 uncu ve 76 ncı maddelerindeki hükümlerin varlığı halinde Kurum alacağına dönüşmekte, bu alacakların takibi ve tahsilatına dair yapılacak işlemler taşra teşkilatında kurulu bulunan ilgili servisler aracılığı ile gerçekleştirilmektedir. Takip ve tahsilatın tek dosya üzerinden yürütülerek gerçekleştirilmesi, iş ve işlemlerin hızlandırılması ve bürokrasinin azaltılması bakımından önem taşımaktadır. Sigortalı, işveren ve üçüncü kişiler, hukuki statülerinde etki doğuran ve mal varlıklarında azalmaya yol açan rücu işlemlerine karşı yargı yoluna başvurabilmektedir. Yargı kararlarının Kurum aleyhine sonuçlanmaması, mevzuatın tüm taşra birimlerince yeknesak ve tereddüte yol açmayacak bir şekilde uygulanması halinde mümkün olabilecektir. Sosyal Güvenlik Kurumu taşra teşkilatının kuruluş, çalışma usul ve esasları ile personelin görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen “Sosyal Güvenlik Kurumu Taşra Teşkilatı Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” te sosyal güvenlik il müdürlükleri/merkezlerinde kurulacak olan servisler ve bu servislerin görev alanları, listeleme yoluyla sayılarak belirtilmiştir. Adı geçen Yönetmelik hükümlerine göre sağlık hizmet sunucuları, sigortalı ve sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişilere, adli vaka ve trafik kazası sonucu yapılan sağlık yardımlarına ait tedavi faturaları ve diğer faturalar, varsa illerindeki sağlık sosyal güvenlik merkez müdürlükleri bünyesinde kurulu bulunan “genel sağlık sigortalısı inceleme ve ödeme servislerine,” sağlık sosyal güvenlik merkez müdürlüğü bulunmayan illerde ise “sosyal güvenlik il müdürlüklerine” intikal ettirilmekte ve SUT hükümleri doğrultusunda ödenebilmesi için yukarıda belirtilen ilgili birimce incelenmesi gerekmektedir. Adı geçen servislerde görev yapan yetkili personelce, söz konusu tedavi fatura listelerine, Kurumca incelenen, ödeme onayından geçen ve kesinleşen diğer tüm masraflara ait harcamalar da, tıbbi malzeme, ilaç, ortez-protez MEDULA üzerinden sorgulanıp dökümü alındıktan sonra ilave edilmektedir. Sosyal güvenlik il müdürlüklerince, masraflara ait toplam tutarlar, rücu ve takip işlemlerinin başlatılması için üst yazı ekinde sigortalının işyerinin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik merkezleri, genel sağlık sigortalısı inceleme ve ödeme servislerine veya kısa vadeli sigorta servislerine gönderilmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu Taşra Teşkilatı Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte, il ve merkez müdürlükleri bünyesinde kurulan servislerin görev alanları ve yetkileri tanımlanmıştır. Rücu işlemleri ise idari ve yargısal süreçleri ile birlikte ele alındığında, birden çok servisin görev alanını ilgilendirmektedir. Rücu işlemlerinin konusunu oluşturan, yersiz ödendiği tespit edilen ve Kurumun mal varlığında azalmaya yol açan harcamaların takip ve tahsilatı, sırasıyla genel sağlık sigortalısı inceleme ve ödeme servisleri, kısa vadeli sigortalar servisleri, emeklilik servisleri, mali hizmetler sosyal güvenlik merkezleri bünyesinde kurulu bulunan takip servisleri ve il müdürlüğü hukuk servislerince yürütülen bir dizi işlemlere göre sonuçlandırılmaktadır. Kanunun 96 ncı maddesi, yersiz ödemelerin geri alınmasına dair düzenlemeyi içermektedir. Kurumun ilgililere rücu hakkı ise, kendine özgü sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız, Kanundan doğan bir alacak hakkı olup yersiz ödemelerin geri alınması kapsamında yer almamaktadır. Kanunun rücu hakkını düzenleyen hükümlerinin uygulanmasında trafik kazalarından doğan alacaklar için 2918 sayılı Kanunun zamanaşımını düzenleyen 109 uncu maddesine göre tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl, 5510 sayılı Kanunun Kurum alacaklarında zamanaşımını düzenleyen 93 üncü maddesine göre ise üçüncü kişilerin sorumluluğundan doğan alacaklar için zarar doğurucu eylemin meydana geldiği tarihten başlayarak 10 yıllık zaman aşımı süresi vardır. Aşağıdaki başlıklarda da açıklanacağı üzere, sağlık hizmet sunucuları tarafından gönderilen faturaların Kuruma intikalinden sonra, rücu işlemleri ile ilgili yaşanan aşama ve süreçlerin, birden fazla servis ve birimlerce yürütülmesi, adli vaka ve trafik kazası dosyalarının müdürlüklerde yığılmalarına, ünitelerde sorun ve aksaklıklara, birçok dosyanın zamanaşımına uğrama riski ile karşı karşıya kalmasına yol açmaktadır. Adli Vaka ve Trafik Kazası Rücu İşlemleri İçin İl Müdürlükleri Bünyesinde Kurulacak Servisler Ünitelerde adli vaka ve trafik kazası rücu işlemleri konusundaki uygulamalarda farklılıklar ve karışıklıklar olduğu görülmektedir. Bu nedenle gerek karışıklığın önlenmesi, mevzuatın yeknesak uygulanması ve gerekse iş bölümü ve uzmanlaşmanın sağlanabilmesi için rücu işlemlerinin il müdürlükleri bünyesinde bu konu ile ilgili servisler içinde oluşturulacak olan “Rücu işlemleri alt servislerinde” tek elden yürütülmesi, hukuk ve genel sağlık sigortası servislerinin de bu servisler ile koordineli ve iş birliği içerisinde çalışması gerekmektedir. Aktif sigortalılar ve bakmakla yükümlü oldukları kişilere ait rücu işlemlerinin, iş yerinin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik merkezlerince, pasif sigortalılar ve bakmakla yükümlü oldukları kimselere ait rücu işlemlerinin ise ikamet yerlerinde bulunan sağlık/sosyal güvenlik merkezlerince yapılıyor olması, evrakların dosyalama ve tasnif aşamasında iş yükünün artmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla, rücu dosyalarına ait işlemlerin sosyal güvenlik il müdürlükleri/merkezleri bünyesinde yeni kurulacak olan “Rücu İşlemleri Alt Servisleri”nde aktif ve pasif sigortalı ayrımı yapılmadan tek elden yürütülmesi ile iş yükünün hafiflemesi, zamanaşımının önüne geçilmesi ve uygulamada yeknesaklığın sağlanması açısından bir zarurettir. Bu nedenle bundan sonra, hastalık sigorta kolundan veya adli vaka ve trafik kazası vakaları nedeniyle ödenen iş göremezlik ödenekleri ve tedavi faturalarına ait rücu işlemlerinin tamamının “Rücu İşlemleri Alt Servisi” tarafından, trafik iş kazası veya iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından işverene ve üçüncü kişilere iş göremezlik ödenekleri ve tedavi giderleri nedeniyle yapılacak rücu işlemlerinin ise işyerinin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik merkezleri “kısa vadeli sigorta servisleri” tarafından yürütülmesi gerekmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu Taşra Teşkilatı Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğe göre Mali hizmetler sosyal güvenlik merkezleri bünyesinde kurulu bulunan takip servislerinin çalışmaları ise il müdürlerinin taktirindedir. Rücu işlemleri alt servisleri ve kısa vadeli sigortalar servislerince tespit edilemeyen, karara varılamayan, tereddüt edilen, inandırıcı şüphe barındıran adli vaka ve trafik kazası dosyalarında sigortalı işveren ve üçüncü kişilerin sorumluluklarının belirlenmesi ve kusur oranlarının tespitinin kısa sürede sonuçlandırılması, sigortalı ve işveren memnuniyetinin artırılması, Kurumun denetim ve kontrolle görevli personelinin iş yükünün hafifletilmesi amacıyla genelgenin 2 numaralı başlığında belirtildiği şekilde yapılan araştırmalar sonucu karar verilemeyen vakalar için sosyal güvenlik il müdürlükleri/sosyal güvenlik merkezlerinde görev yapan Rücu işlemleri alt servisi veya kısa vadeli sigortalar servis memuru merkez yapılanmasına göre, genel sağlık sigortası ve emeklilik servisi memuru da bulunabilir, servis şefi veya imzaya yetkili memuru, bulunması halinde Kurum avukatı, Kurum doktoru, söz konusu servisin bağlı bulunduğu merkez müdür yardımcısı/merkez müdür yardımcısı bulunmadığı yerde ve zamanda merkez müdürü ile teşkil edilecek “Rücu İşlemleri Tespit Komisyonunca” söz konusu vakalarda, ilgili kişilerin sorumluluk ve kusur oranlarının belirlenmesine ve tespitine karar verilecektir. Söz konusu Komisyon il müdürünün OLUR’u ile kurulur. Adı geçen komisyon tarafından alınan kararlar merkezlerde merkez müdürü, illerde ise sosyal güvenlik il müdürü ya da yetki devri yapılan il müdür yardımcısı tarafından onaylanır. Komisyonda merkez müdürünün yer aldığı hallerde onay işlemi il müdürü ya da yetkilendirdiği il müdür yardımcısı tarafından gerçekleştirilir. Komisyon kararları oy çokluğu ile alınır. Ancak; sorumlu servisler veya Rücu İşlemleri Tespit Komisyonu, ilgili kişilerin sorumluluk ve kusur oranlarını belirlemede; – Adli vaka ve trafik kazası ile ilgili açılmış bir davanın bulunması ve mahkeme tarafından henüz bir karar verilmemiş olması, – Olayın meydana geldiği yerin kolluk kuvvetleri tarafından, olayla ilgili takip ve tahkikatın yürütülmesine devam edilmesi, – Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından soruşturmanın devam etmesi, hallerinde mahkeme kararı veya takip ve soruşturmanın sonucuna göre işlem yapılması, Diğer taraftan; – Taraflarca açılan dava temyiz edilmiş olsa dahi karara mesnet bilirkişiler tarafından tespit edilen kusur oranlarının varlığı, – Cumhuriyet savcılığınca yürütülen soruşturmanın devam etmesi veya soruşturma evresinde, sigortalı işveren ya da üçüncü kişilerin yapmış olduğu fiiller sonucu meydana gelen zararın Kanunun 21 inci, 22 nci, 23 üncü, 39 uncu ve 76 ncı maddelerinde yer alan sorumluluk kapsamında yer alması, – Cumhuriyet savcılığınca yürütülen soruşturmanın sonucunda kamu davasının açılmasına karar verilmesi ve bu sürecin devam etmesi veya kovuşturmaya yer olmadığı yönünde karar verilmesine rağmen savcılık raporlarında kasıtlı veya kusurlu davranışın tespitinin ve kusur oranının açıkça yer alması, hallerinde ise resmi durumun sonucuna göre iş ve işlemlerin yürütülmesi gerekmektedir. Mahkeme kararında veya savcılık raporlarında tarafların kusurlu olduğunun tespitine rağmen, kusur oranı belirtilmemişse Rücu İşlemleri Tespit Komisyonu tarafından, Kanundaki kasıt, kusur ve ihmal durumları da dikkate alınarak kusur oranı tespiti yapılacak, tespit edilememesi halinde olay evveliyatına göre Kurumun denetim ve kontrol ile yetkili görevlilerine incelenmek üzere gönderilecektir. Evveliyatı yoksa Kurum müfettişlerine gönderilecektir. Sağlık Hizmet Sunucularınca Kurumumuza Gönderilen Adli Vaka ve Trafik Kazası Faturaları Sağlık Bakanlığı’nın tarihli ve 23144 sayılı Adli Vaka ve Trafik Kazası Faturaları Konulu Genelgesinde, Sosyal Güvenlik Kurumuna sağlık hizmet sunucuları tarafından gönderilecek olan adli vaka ve trafik kazalarına ait tedavi faturalarının ekinde, ilgisine göre olay yeri kaza tespit tutanağı, ifade tutanağı ve adli raporun yer alması gerektiği belirtilmiştir. Ancak, sosyal güvenlik il ve merkez müdürlüklerine intikal eden adli vaka ve trafik kazası dosyalarında, sağlık hizmet sunucularınca, tedavi faturalarının ekinde olay yeri kaza tespit tutanağı, ifade tutanağı ve adli raporun yanı sıra hiç gerekmediği halde, rücu işlemlerinin takip ve tahsilinde gerekli olmayan ve sosyal güvenlik mevzuatı kapsamında rücu işleminin konusunu oluşturmayan sanık, mağdur, müşteki ve adli bir olaya taraf olan ve adli makamlarca resmi sağlık kurumu ve kuruluşlarına sevk edilen ilgililerin, tıbbi muayene, kontrol, tetkik, tahlil ve tedavilerine ait fatura ve belgelerin de anılan birimlerce Kuruma gönderildiği tespit edilmiştir. Bir diğer husus ise adli vaka ve trafik kazalarına ait tedavi faturalarının sağlık hizmet sunucuları tarafından il müdürlüğü ya da sağlık sosyal güvenlik merkezi yerine doğrudan sigortalının işvereninin bağlı bulunduğu veya hastanenin bölgesinde bulunan sosyal güvenlik merkezine gönderilmesi sorunudur. Bu şekilde yanlış yere gönderilen tedavi faturalarının il müdürlüğü veya sağlık sosyal güvenlik merkezine gönderilmesi için yapılan yazışma ve bürokratik işlemler fatura ödemelerine ait rücu işlemlerinin gecikmesine neden olmaktadır. Buna göre; – Adli vaka ve trafik kazalarına ait tedavi faturalarının sağlık hizmet sunucuları tarafından, hastanelerin belirlediği sosyal güvenlik merkezleri yerine, doğrudan il müdürlüğüne ya da ilgili sağlık sosyal güvenlik merkezlerine gönderilmesi, – Sağlık hizmet sunucularının adli vaka ve trafik kazalarına ait tedavi faturalarının ekine, ilgisine göre olay yeri kaza tespit tutanağı, ifade tutanağı ve adli raporun konulmasının yeterli olacağı, bunların dışındaki gerek görülmeyen belgelerin konulmaması, – Diğer taraftan olayın adli ve idari aşamalarının Kurumca takibinin yapılabilmesi amacıyla, hastane polisi tarafından düzenlenen ifade tutanağının da mutlaka Kuruma intikal ettirilmesi, – Rücu işlemlerini yürütecek olan servisçe yapılan ön incelemede rücu işlemine esas adli bir vakanın olup olmadığının tespiti için olaya ait raporun tanı ve teşhis bölümüne olayla ilgili açıklamaların daha anlaşılır ve açık yazılması, gerekmekte olup sosyal güvenlik il müdürlüklerinin görev alanları dâhilindeki sağlık hizmet sunucuları ile iletişime geçerek, bu hususlarda bilgilendirme yapmaları gerekmektedir. RÜCU İŞLEMLERİ SERVİSİNCE YÜRÜTÜLECEK İŞLEMLER TRAFİK KAZASI DOSYALARI Geçici İş göremezlik Ödeneğinin Rücusu Kanunun “İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu” başlıklı 21 inci maddesinin ikinci fıkrası, “İş kazasının, 13 üncü maddenin ikinci fıkrasının a bendinde belirtilen sürede işveren tarafından Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği, Kurumca işverenden tahsil edilir.” hükmüne amirdir. Bu itibarla, iş kazasının; Kanunda belirtilen sürede işverenleri tarafından Kurumumuza bildirilmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının a bendi ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalıların istirahatli bırakıldığı günler için Kurumumuzca ödenecek/ödenen geçici iş göremezlik ödeneklerinin işverenlerinden Kanunun 12 nci maddesine göre müteselsilen tahsil edilmesi gerekmektedir. Anılan maddenin dördüncü fıkrasında ise “İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilir.” hükmü yer almaktadır. 2011/50 sayılı Genelgenin, Kanunun 21 inci, 22 nci ve 23 üncü maddelerinde yer alan geçici iş göremezlik ödeneğinin üçüncü kişilere rücusuna ilişkin yapılacak iş ve işlemleri düzenleyen hükümleri uygulanmaya devam edilecektir. Ancak, iş göremezlik ödeneği açısından trafik kazası rücu işlemleri için meydana gelen trafik kazası sonucu kusuru nedeniyle sigortalının iş kazası geçirmesine veya hastalanmasına sebep olan bir kimseye karşı Kurumca rücu hakkının kullanılması için, öncelikle haksız fiile maruz kalan şahsın, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının a ve b bendi, 5 inci maddesinin b ve g bentleri, sosyal güvenlik destek primine tabi Kanunun geçici 14 üncü maddesi kapsamında veya Ek- 5 inci maddesine göre çalışan sigortalı olması gerektiğinden, söz konusu fıkra hükmü, bunların dışında Kurumumuzdan sürekli iş göremezlik geliri alırken çalışmayanlar ile malullük veya yaşlılık aylığı almakta olanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları eş, çocuk, ana ve babalarını, hak sahibi olarak Kurumdan gelir veya aylık alan eş, çocuk, ana ve babalar ile sigortalıların bakmakla yükümlü oldukları ana ve babalarını kapsamamaktadır. Sigortalıların yaralanmalarına sebebiyet veren üçüncü şahıslardan yapılan masrafların tahsil edilmesinde, kamu davası açılmaması veya açılmakla birlikte cezanın ertelenmesi ya da karar verilmesi fakat konu hakkında hüküm belirtilmemesi durumları Kanunun 21 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmünün uygulanmasını engellememektedir. Ayrıca, sigortalının, kusuru nedeniyle iş kazası geçirmesine, meslek hastalığına yakalanmasına yahut hastalanmasına sebep olan üçüncü şahıslar hakkında Cumhuriyet Savcılığı tarafından takipsizlik veya mahkemece açılan kamu davasının düşürülmesine veya beraatine karar verilmesi halinde, bu kararların suçu ortadan kaldırmadığı dikkate alınarak, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortasından Kanunun 18 inci maddesi gereğince ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin üçüncü kişiye tazmin ettirilmesi konusunda hukuki yola başvurulması hususunda gerekli işlemin yapılması için dosyanın hukuk servislerine gönderilmesi gerekmektedir. Burada hukuki yola başvurulması hususunda gerekli işlemin yapılması ifadesinden kasıt; bazen cezai yönden suç oluşturmasa da eylemin Borçlar Kanununca haksız fiil niteliğinde olduğunun zarar görenin açmış olduğu dava sonucu mahkemece tespit edildiği ve zarar veren üçüncü kişinin maddi tazminata hükmedildiği durumlarda Kurumun Kanundan doğan rücu hakkını kullanması gerektiğidir. Çünkü kararlara gerekçe yapılan fiiller ceza hukuku açısından suç olarak tanımlanmamakla birlikte, Borçlar Hukuku açısından tazminat sorumluluğunu gerektirir bir haksız fiil niteliği taşıyabilir. Fiil, bazen suç olduğu halde haksız fiil niteliği taşımaz iken, bazen de haksız bir fiil sayıldığı halde, suç teşkil etmez. Ceza hâkiminin bir fiili suç saymamasına rağmen, hukuk hâkiminin aynı fiili haksız bir fiil kabul etmesi mümkündür. Ancak, haksız fiilin varlığından söz edebilmek için zararın doğumu şarttır. Örneğin; sigortalının, kusuru nedeniyle iş kazası geçirmesine, meslek hastalığına yakalanmasına yahut hastalanmasına sebep olan üçüncü bir kişinin fiilinin cezai yönden suç oluşturmadığından mahkemece beraatine karar verilmiştir. Ancak zarar gören sigortalının, Borçlar Hukuku açısından tazminat sorumluluğunu gerektirir bir haksız fiil oluştuğu, bu haksız fiil sonucu meydana gelen cismani zararın tazmin edilmesi gerektiği talebi ile tazminat davası açmış olması ve mahkemece kusurun tespitinin varlığı halinde, Kurumun mahkeme kararına dayanarak kusuru oranında üçüncü kişiye rücu hakkı bulunmaktadır. Bu durumda ünite, öncelikle mahkeme kararına dayanarak üçüncü kişiye, Kurum tarafından sigortalıya Kanunun 18 inci maddesi gereğince ödenen geçici iş göremezlik ödeneğini rücu edecek, üçüncü kişinin ödememesi halinde MOSİP sistemi üzerinden “kişi borç kaydı” oluşturularak, dosyayı hukuk servisine intikal ettirecektir. İş göremezlik ödeneğinin rücusu bakımından sigortalının geçirdiği trafik kazası dolayısıyla 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre düzenlenen trafik kaza raporlarında; olaya karışanların kusur oranı belirtilmeksizin 2918 sayılı Kanun hükümlerinin ihlal edildiğinin belirtildiği, dolayısıyla olayın intikal ettiği adli mercilerce belirlenmiş kusur oranı mevcut ise bu kusur oranının, ancak herhangi bir şekilde adli mercilere intikal etmeyen trafik kazalarında, trafik kazası sonrasında düzenlenen belgelerin intikal ettirildiği sigorta şirketleri eksperleri tarafından belirlenen kusur oranlarına göre işlem yapılacaktır. Öte yandan, sigortalılara trafik kazası geçirmeleri nedeniyle Kurumca iş kazası ya da hastalık sigortası kolundan ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin kusur oranına tekabül eden kısmı, Kanunun 21 inci maddesinin dördüncü fıkrası ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu gereğince kusurlu hareketi ile olaya sebebiyet veren üçüncü kişilerin mali mesuliyet sigortasını yapan sigorta şirketinden poliçe limiti dâhilinde veya üçüncü kişilerin kendilerinden tahsil edilmesi gerekmektedir. Rücu durumuna konu geçici iş görmezlik ödeneklerinin sırasıyla, sigorta şirketlerinden, daha sonra üçüncü kişilerden bir yazı ile talep edilmesi gerekmektedir. Poliçe limiti dâhilinde ödenen ödenekler sigorta şirketinden tahsil edildiği takdirde sigorta şirketleri, güvence hesabı ve üçüncü kişiler aleyhine mükerrer herhangi bir rücu işlemi yapılmayacak, icra takibi ve dava açılmayacaktır. Poliçe limitini aşan geçici iş göremezlik ödeneği ve trafik iş kazası sonucu oluşan tedavi masraflarının poliçe tutarını aşan kısmının rücusu için ise olaya sebebiyet veren kişiden tahsil edilmesi amacıyla rücu işleminin başlatılması gerekmektedir. Trafik kazası sonucu sigortalılara ödenen geçici iş göremezlik ödeneklerinin aşağıdaki durumlarda; – Kazayı yapan motorlu aracın saptanamaması, – Zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmaksızın trafiğe çıkarılan motorlu araçların kişilere verdiği zararlar, – Zeyilname düzenlemeyip eksik teminatlı kalan motorlu araçların kişilere verdiği zararlar, – 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 107 nci maddesi uyarınca işletenin sorumluluğunun olmadığı hallerde çalınmış veya gasp edilmiş motorlu aracın kişilere verdiği zararlar, – Yükümlü sigorta şirketinin iflası, hallerinde yapılan masrafların, Karayolları Trafik Garanti Fonu Yönetmeliğinin 12 nci maddesi uyarınca zaman aşımı süresi içinde, trafik kaza tespit tutanağı ile diğer belgelerle “Türk Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, Büyükdere Caddesi Büyükdere Plaza No195 Kat1-2 34394 Levent İSTANBUL” adresinde faaliyet gösteren Güvence Hesabına başvurularak talep edilmesi gerekmektedir. Trafik kazası sonucu, geçici iş göremezlik ödeneğinin rücusunda, ödeneğin kusur oranına tekabül eden kısmı öncelikle sigorta şirketinden poliçe limiti dâhilinde yazı ile talep edilecek, aynı anda sigortalıya da bilgilendirme yazısı gönderilecektir. Sigorta şirketinin ödemekle yükümlü olduğu tutarı Kurum hesabına yatırmaması, eksik yatırması veyahut ödeme süresine kadar olan faiz tutarını eklemeden yatırması halinde sigorta şirketinden yükümlülüğünü yerine getirmesi talep edilir. Sigorta şirketinin ifa yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde ödeneğin kusur oranına tekabül eden kısmı yasal faizi ile birlikte, olaya sebebiyet veren kusurlu kişinin kendisinden yazı ile talep edilir. Sorumlu kişinin de yasal süresi içinde ödeme yapmaması halinde, sigorta şirketi ya da olaya sebebiyet veren kişi ile başka herhangi bir yazışma yapılmaksızın, sigorta şirketinin vergi numarası girilmek suretiyle MOSİP sistemi üzerinden borç oluşturularak, üst yazı ekinde muhasebe takip birimine gönderilir. Sigorta şirketinin yükümlülüğünü sigorta poliçesinde belirtilen teminat tutarında yerine getirmesi ve teminat tutarından fazla bir Kurum giderinin söz konusu olması halinde arta kalan Kurum giderinin kusur oranı nispetinde kusurlu kişiden tahsiline yönelik MOSİP sistemi üzerinden olaya sebebiyet veren kusurlu kişi adına da borç oluşturularak üst yazı ekinde muhasebe takip birimine gönderilir. Yukarıda da belirtildiği üzere, tahsilatı yapacak olan muhasebe takip birimleri, il müdürlüğünün örgütlenme yapısına bağlı olarak, mali hizmetler sosyal güvenlik merkezi altında ayrı bir birim olabileceği gibi, il müdürlüğünün takdirine göre takip işlemlerini yürüten “Rücu İşlemleri Alt Servisi” içerisinde de yer alabilecektir. Muhasebe takip birimi, Hukuk Müşavirliğinin Hukuk Uygulamaları Yazılım Projesi İcra Programı konulu 2013/2 sayılı Genelgenin rücuen tazminat dosyalarına ilişkin işlemler dokuzuncu başlığı uyarınca, gerekli hazırlayıcı ve düzenleyici işlemleri yapacaklardır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun zamanaşımını düzenleyen 109 uncu maddesinde yer alan “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmü gereğince, 2918 sayılı Kanuna tabi rücu işlemleri açısından bugüne kadar belirtilen sürelerde rücuya ilişkin takip başlatılmamış ise zamanaşımına uğramış olacaktır. 6111 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan tarihinden önce ya da sonra olayın trafik kazası olduğuna dair sağlık raporu, tutanak veya kanıtlayıcı diğer resmi belgeye dayanarak ilgili servis tarafından rücuya ilişkin takip başlatılmış, ancak kazaya ilişkin trafik kaza tespit tutanağı veya trafik kazası geçirdiğine dair kanıtlayıcı belge yok ise “Rücu İşlemleri Alt Servisi” tarafından sigortalıdan bu belgeleri Kuruma ulaştırması talep edilecektir. Bu bilgi ve belgelerde yer alan kazaya ilişkin sorumluluk ve kusur oranlarını dikkate alarak rücu işlemleri devam ettirilecektir. – 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 82 nci ve 83 üncü maddelerinde “Yalnız maddi hasar meydana gelen kazalarda, kazaya dâhil kişilerin tümü, yetkili ve görevli kişinin gelmesine lüzum görmedikleri taktirde, bunu aralarında yazılı olarak saptamak suretiyle kaza yerinden ayrılabilecekleri ve karayollarında meydana gelen ve yalnız maddi hasarla sonuçlanan trafik kazalarında tarafların anlaşması halinde ve fiil başka bir suç oluşturmuyorsa adli kovuşturma yapılmayacağı ve Türk Ceza Kanununun 565 inci maddesi hükmünün uygulanmayacağı hususu düzenlemiştir. Bu hükme istinaden, meydana gelen trafik kazası sonucu taraflar anlaşma yoluyla maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı düzenlemişler ise, yalnız maddi hasar meydana geldiği ve herhangi bir yaralanma ya da iş göremezlik durumunun olmadığı kabul edilir. Ancak, maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı düzenlenmesine rağmen sigortalıya geçici iş göremezlik belgesi de verilmiş ise iş göremezlik ödeneği ödenecek, fakat akabinde kaza sonucu tarafların düzenlemiş olduğu maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı ve iş göremezlik belgesi ile ödenek ödendiğine dair eki belge, 2918 sayılı Kanun uyarınca yetkili kılınan Karayolları Genel Müdürlüğü teşkilatı il ve ilçe kuruluşlarında yer alan ilgili birimlere ünitece resmi yazıyla gönderilecektir. – Trafik kazasının meydana gelmesinde kastı veya suç sayılır hareketi ile olaya sebebiyet veren kişilere yapılacak rücuen tazminat talebi ile sigortalının kusuru nedeniyle yapacakları kesinti tutarlarına esas oluşturacak kusur oranlarının belirlenmesinde ünitelerde sorunlar yaşandığı bilinmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre düzenlenen trafik kaza raporlarında kazaya karışanların kusur oranları belirtilmemekte, yayalar ve sürücüler için “asli kusurlu” veya “tali kusurlu” ifadeleri kullanılmaktadır. Trafik kazası sonucu geçici iş göremezliğe uğrayan sigortalılara ödenecek geçici iş göremezlik ödeneğinden sigortalıların kusurları oranında indirim yapıldığından, söz konusu kusur oranları; Olayın mahkemeye intikal etmiş olması durumunda mahkeme kararında, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurlarınca düzenlenen raporlarda, varsa sigorta eksperlerinin düzenlemiş olduğu raporlarda, belirlenen oranlarda, Olayın mahkemeye intikal etmediği ve kusur oranının hiçbir şekilde tespit edilemediği durumlarda ise, “Asli kusur” için 6/8, “Tali kusur” için 2/8 oranı dikkate alınacaktır. 6/8 kusur oranı % 75 e, 2/8 kusur oranı ise % 25 e tekabül etmektedir. Örnek Sigortalı trafik kazası geçirmiş olup, kazaya ilişkin trafik kaza tespit tutanağında asli ağır kusurlu olarak belirlenmiş ve ödeneğinden Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının b bendine göre ağır kusur derecesi esas alınarak üçte birine kadar indirim yapılması öngörülmüştür. Bu durumda asli ağır kusurlu olması nedeniyle ağır kusur oranı % 75 6/8 kabul edilip ödeneğinden % 75 ağır kusur oranının üçte biri oranında % 75/3 = % 25 indirim yapılacaktır. Aynı kazada olaya sebebiyet veren üçüncü kişinin tali kusurlu olduğu belirtilmiş olup, bu hususa kaza tespit tutanağında yer verilmiştir. Bu durumda üçüncü kişinin de Kanunun 21 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereği sorumluluğu doğmakta ve sigortalıya kesintili ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ile ilgili üçüncü kişiye de kusuru oranında rücu edilmesi gerekmektedir. Örnek Sigortalı trafik kazası geçirmiş olup, kaza sonrası iş göremezliğe uğramıştır. Sigortalının almış olduğu geçici iş göremezlik ödeneği miktarı 200 TL dir. Trafik kaza tespit tutanağında sigortalının ağır tali kusurlu, olaya sebebiyet veren üçüncü kişinin ise asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla öncelikle sigortalının ödeneğinden Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının b bendine göre ağır kusur derecesi esas alınarak üçte birine kadar indirim yapılması öngörüldüğünden 200*2/8*1/3 = 16,66 tutarında kesinti yapılarak 183,33 TL tutarında ödeme yapılır. Daha sonra sigortalıya kesintili ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinden asli kusurlu olan üçüncü kişiye Kanunun 21 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kusuru oranına karşılık gelen miktar 183,33*6/8 = 137,50 rücu edilir. Örnekten de anlaşılacağı üzere, trafik kazalarında öncelikle, ağır kusurlu olan sigortalının geçici iş göremezlik ödeneğinden ağır kusur oranı esas alınarak üçte bir oranında kesinti yapılır, daha sonra sigortalıya ödenen ödenek miktarı üzerinden yine kusuru oranında üçüncü kişiden rücu işlemi gerçekleştirilir. Olası kast, kişinin olayın meydana geleceğini, oluşacağını öngördüğü halde fiili işlemeye devam etmesi hali, bilinçli taksir kusur ise kişinin genel olarak öngördüğü hukuka aykırı neticenin meydana gelmesini istememesi ve gerçekleşmemesi için gerekeni yapması durumudur. Trafik kazalarının oluş şekli ve niteliğine göre olası kast ve bilinçli taksir durumları ceza hukuku ilkelerine göre değerlendirilebilmekle birlikte, 5510 sayılı Kanuna göre yürütülecek rücu işlemlerinde eğer olaya ilişkin mahkeme kararı yok ise trafik kaza tutanağı ve kamu kurum ve kuruluşlarının görevleri gereği düzenlediği tutanaklar veya belgeler gereği Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının c bendine göre kasıt durumuna ilişkin hükmünün uygulanması gerekmektedir. Örnek Sigortalı trafik kazası geçirmiş olup, kazaya ilişkin trafik kaza tespit tutanağı ve eki resmi belgelerde sigortalının alkollü olduğu tespit edilmiştir. Kaza sonrası iş göremezliğe uğrayan sigortalının hak ettiği geçici iş göremezlik ödeneği miktarı 200 TL’dir. Alkollü araç kullanarak kazaya sebebiyet veren sigortalı hakkında Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre, kasti hareketi nedeniyle iş göremezliğe uğradığının kabul edilmesi halinde, Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının c bendine göre hak ettiği geçici iş göremezlik ödeneği yarısı tutarında 100 TL ödenir. Alkollü araç kullanarak zarara sebebiyet verenin, üçüncü kişi durumunda olması halinde ise, yüzde yüz kusurlu kabul edilerek, rücu edilecek olan tutar geçici iş göremezlik ödeneğinin tamamı olan 200 TL’dir. Benzer şekilde ehliyetsiz araç kullandığı tespit edilen kişiler için benzer olayda kasıt unsurunun gerçekleştiği kabul edilmesi halinde Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının c bendinde belirtilen oranda yarısı kesinti yapılacaktır. Sürücülerin alkollü ya da ehliyetsiz araç kullandığı ve kazaya sebebiyet verdiği tespit edilmişse, trafik kaza tespit tutanağı ve eki resmi belgelere dayanılarak yukarıdaki örnekte belirtildiği üzere rücu işlemi yapılır. Ölümlü ya da yaralanmalı trafik kazalarında olayın adli makamlara intikal ettiği göz önüne alındığında, savcılık raporu ya da bilirkişi raporuna dayanılarak hazırlanmış olan rapora dayanak mahkeme kararlarında, kesinti yapılan tutarlardan ve oranlardan farklı bir karara varılmış ise rücuya esas tahsilat tediye işlemleri düzeltilerek yapılmalıdır. Trafik kaza tespit tutanağında asli ya da tali kusur şeklinde bir ibarenin yer almayıp 2918 sayılı Kanunun ilgili maddelerinin yazılması halinde atıf yapılan maddenin hangi kusur durumuna karşılık geldiği trafik kaza tespit tutanağından kontrol edilerek rücu işlemleri yapılmalıdır. Bir diğer durum ise herhangi bir kusur oranına ya da Karayolları Trafik Kanununa atıf yapılmayıp sadece olayın oluş şeklinin açıklanmasıdır. Olayın mahkemeye intikal etmediği ve kusur oranının hiçbir şekilde tespit edilemediği, ayrıca Rücu İşlemleri Tespit Komisyonu tarafından da kusur oranının tespit edilemediği durumlarda dosyanın evvelinde kim tarafından incelendiğine bakılarak kusur oranının tespit edilmesi için dosya Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilmiş görevlilerine gönderilecektir. Evveliyatı yoksa; iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamındaki olaylarla ilgili olarak 2013/31 sayılı Genelge hükümlerine göre işlem yapılacak olup, diğer sigorta kolları kapsamındaki olaylarla ilgili olarak dosya sosyal güvenlik denetmenlerine gönderilecektir. – Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 44 üncü maddesinin birinci fıkrasının b bendinde “Ceza sorumluluğu olmayanlar hariç, ağır kusuru yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan veya hastalanan sigortalının, mahkeme kararı, denetim, soruşturma ve kontrol raporları, ünite kararı, hekim raporu, kamu kurum ve kuruluşlarının görevleri gereği düzenlediği tutanaklar veya belgelerde belirlenen kusur derecesinin üçte biri oranında Kurumca eksiltilerek ödenir. Ancak kusur derecesinin bilgi ve belgelerde yer almaması hâlinde yüzde beş oranında Kurumca eksiltilir.” Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise “…. Sigortalının, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili kurallara uymaması, tehlikeli olduğu veya hastalığa sebep olacağı bilinen bir hareketi yapması, yetkili kimseler tarafından verilen emirlere aykırı hareket etmesi, açıkça izne dayanmadığı gibi, hiçbir gereği veya yararı bulunmayan bir işi bilerek yapması ve yapılması gerekli bir hareketi savsaması, ağır kusuruna esas tutulur.” hükmü yer almaktadır. Trafik kazalarında, sigortalının geçici iş göremezlik ödeneğinden, kusur derecesinin bilgi ve belgelerde yer almaması ve ikinci fıkrada belirtilen ağır kusuruna esas tutulacak bir fiil ya da davranışta bulunma durumlarının birlikte var olması halinde yüzde 5 oranında kesinti yapılabilecek, aksi takdirde sigortalının ödeneğinden kesinti yapılmayacaktır. Kanunun “Süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk” başlıklı 23 üncü maddesinde “Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödeneklerinin Kurumca ödeneceği, Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri tutarının, 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirileceği, öngörülmüştür. Örnek Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının a bendi kapsamında inşaat iş yerinde tarihinde işe başlayan sigortalı tarihinde iş kazası geçirmiş olup, 20 yirmi günlük istirahat raporu düzenlenmiştir. İş kazasının meydana gelmesinde Kurumun denetim ve kontrol ile yetkili memurlarınca yapılan tahkikat ya da açılan dava sonucu hazırlanan bilirkişi kusur raporu sonucunda işverenin, üçüncü kişinin ve sigortalının olayın meydana gelmesinde kusurlu olduğu saptanmıştır. Sigortalının işe giriş bildirgesi, Kanunun 8 inci maddesi hükmü gereğince verilmesi gereken sürede verilmeyip, tarihinde verilen bir sigortalının tarihinde iş kazasına uğraması nedeniyle, Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafın tamamı, 21 inci maddenin birinci fıkrasında yer verilen işverenin sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene rücu edilir. Aynı olayda, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkili memurlarınca yapılan tahkikat ya da açılan dava sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda sigortalı ve üçüncü kişinin sorumluluğu ve ağır kusur/kusur oranı belirtilmiş olsa dahi, Kanunun 21 inci, 22 nci ve 76 ncı maddelerinde yer alan sigortalının ve üçüncü kişinin kasıt, kusur, ihmali ve gecikmesine ilişkin hükümler uygulanmayacak olup, Kanunun 23 üncü maddesi uyarınca işverene rücu işlemleri başlatılacaktır. Diğer bir örnekte ise sigortalının geçirdiği iş kazasının işveren tarafından bildirimi ile ilgili Kanunun 13 üncü maddesine göre; Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının a bendi kapsamında inşaat iş yerinde tarihinde işe başlayan sigortalı tarihinde iş kazası geçirmiş ve ağır kusurlu olduğu tespit edilen sigortalıya 15 onbeş gün istirahat verilmiştir. İşveren ise bu iş kazasına ait bildirimini tarihinde Kuruma bildirmiştir. Sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği Kanunun 22 nci maddesinde yer alan ağır kusur durumunun var olması nedeniyle kusur derecesi esas alınarak geçici iş göremezlik ödeneği miktarından kesinti yapılarak ödenmesi ve sigortalıya kusuru oranında kesinti yapılan ödenek miktarından tarihi ile işverence bildirimin yapıldığı tarihleri arasına ait geçici iş göremezlik ödeneği tutarının tamamı ve Kurumumuzca yapılan tüm masrafların işverenden tahsil edilmesi gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, tarihi ve sonrası için sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği tutarı için ise işveren ve üçüncü kişi, mahkeme bilirkişi raporunda ya da Kurumun denetim ve kontrolle yetkilendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tahkikat raporlarında yer alan kusur oranı kadar sorumlu tutulması gerekir. Trafik Kazası Sonucu Oluşan Tedavi Masrafları 2918 sayılı Kanunun 98 inci maddesinde “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu kapsamında tanımlanan trafik kazası tarifine uyan ve ülkemiz sınırları dâhilinde meydana gelen trafik kazaları sonucu oluşan/oluşacak olan tedavi giderlerinin Kurumca karşılanması sağlanmıştır. Dolayısıyla anılan Kanun kapsamında meydana gelen trafik kazası sonucu Kurumca sigorta şirketlerine, sigortalılara ve üçüncü kişilere yapılan tedavi masrafları hakkında herhangi bir rücu işlemi yapılmayacaktır. Ancak; poliçe limitini aşan tedavi giderleri için; Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin tarihli ve numaralı kararlarına istinaden, aracı işletene veya araç sürücüsüne, aracı işleten ve araç sürücüsü gibi sigorta poliçesinin tarafı olan kişilerin yanında, zarara sebep olduğu ve hukuken sorumluluğu bulunduğu mahkeme kararı, denetim, soruşturma ve kontrol raporları, ünite kararı, hekim raporu, kamu kurum ve kuruluşlarının görevleri gereği düzenlediği tutanaklar veya belgelerde belirlenen üçüncü kişilere karşı rücu davası ve icra takibi açılacaktır. Örneğin, Tem Otoyolunda seyir halinde olan araçların karşısına aniden büyükbaş hayvan sürüsünün çıkması sonucu meydana gelen kaza sonucu düzenlenen belgelerde, sigorta poliçesinin tarafı olan kişiler dışında yer alan çoban ya da sürü sahibinin sorumluluğu tespit edilmiş ise, kaza sonucu kazaya karışan kişiler için yapılan ve poliçe limitini aşan tedavi masraflarının tahsili işleminde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınarak rücu işlemi yapılacaktır. Kaçınılmazlık ilkesi; olayın meydana geldiği tarihte geçerli bilimsel ve teknik kurallar gereğince alınması gereken tüm önlemlerin alınmış olmasına rağmen adli vakanın veya kazanın meydana gelmesi durumudur. Bu nedenle “sağlık sosyal güvenlik merkezleri” veya il müdürlükleri “ genel sağlık sigortalısı inceleme ve ödeme servislerince” hastanelerden ünitelerine gelen tedavi faturalarından rücu işlemi gerektirmeyen adli vaka trafik kazalarına ait faturaları ayrıştırarak yukarda belirtilen istisnai durumlar haricindeki faturaları “Rücu işlemleri” servislerine göndermemesi gerekmektedir. ADLİ VAKA DOSYALARI Tedavi Masraflarının Rücusu Tedavi ödemeleri ile ilgili rücu işlemlerinin nasıl yapılacağı 2012/40 sayılı Genelgede açıklanmıştır. 5510 sayılı Kanunun 76 ncı maddesinin altıncı fıkrasında belirtildiği üzere; genel sağlık sigortalısına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere kastı veya suç sayılır bir hareketi veya ilgili kanunlarla verilmiş bir görevi yapmaması ya da ihmali nedeniyle Kurumun sağlık hizmeti sağlamasına veya bu kişilerin tedavi süresinin uzamasına sebep olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen üçüncü kişilere, Kurumun yaptığı sağlık hizmeti giderleri tazmin ettirilir. Kanunun 76 ncı maddesinde, Kurumun sağlık hizmeti sağlamasına veya bu kişilerin tedavi süresinin uzamasına sebep olan üçüncü kişilere, bu masrafların rücu edilebilmesi için mahkeme kararıyla tespitin gerekliliği belirtilmekte olup, il müdürlüklerinden Kısa Vadeli Sigortalar Daire Başkanlığına iletilen sorunlar ve gelen yazılardan ilgili maddenin uygulanmasında tereddütler yaşandığı bilinmektedir. Kurumun sigortalıya ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere yapmış olduğu ilaç, tedavi ortez, protez, geçici iş göremezlik ödeneği gibi tüm masraflara ait rücu işlemleri aynı dosya üzerinden yürütülecek olup, adli vaka dosyalarında Kanunun 76 ncı maddesinin uygulanması ile ilgili Kurumun yapmış olduğu tüm masrafların rücu işlemlerinde ise aşağıda belirtilen usul ve esaslar uygulanacaktır. İş kazası ve meslek hastalığında işverenin sorumluluğunun tespiti halinde, sigortalılara genel sağlık sigortası kolundan Kanunun 76 maddesi hükmü gereğince Kurumca yapılan veya ilerde yapılması gereken tedavi masraflarının işverenden rücusu Genel Sağlık Sigortası Uygulamaları Yönetmeliğinin 38 inci maddesinde düzenlenmiş ve kusur esası dikkate alınmıştır. Benzer şekilde adı geçen yönetmeliğin 40 ıncı maddesinde, genel sağlık sigortalısına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere kastı veya suç sayılır bir hareketi veya ilgili kanunlarla verilmiş bir görevi yapmaması ya da ihmali nedeniyle Kurumun sağlık hizmeti sağlamasına veya bu kişilerin tedavi süresinin uzamasına sebep olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen üçüncü kişilere, Kurumun bu nedenlerle yaptığı sağlık hizmeti giderlerinin tazmin ettirileceği ve açılacak rücuan tazminat davalarında belirlenen kusur oranlarının dikkate alınacağı belirtilmiştir. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2011/3095 Esas 2012/7340 Karar Nolu, rücuan tazminat istemine ilişkin kararında, 76 ncı maddenin son fıkrasında yer alan “mahkeme kararı” ibaresinden anlaşılması gerekenin, rücu davasına bakan mahkemenin vermiş olduğu karar olduğunu, davaya bakan mahkemenin genel sağlık sigortalısına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere kastı veya suç sayılır bir hareketi veya ilgili kanunlarla verilmiş bir görevi yapmaması ya da ihmali nedeniyle Kurumun sağlık hizmeti sağlamasına veya bu kişilerin tedavi süresinin uzamasına sebep olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen üçüncü kişiler bulunduğunun anlaşılması gerektiği belirtilmiştir. Kurum yararının bulunması halinde terkin edilebilecek hak ve alacakların 2014 yılı için azami sınır olan 390,00-TL’nin üstündeki adli vaka faturalarına mahkeme kararı olmadan rücu anlamında hiçbir idari işlem yapılmaması, kurum ünitelerine gelen adli vaka faturalarının rücu işlemlerine başlanmadan önce adli makamlardan bu sigortalıların karşılaştıkları olaylarla ilgili açılan ve sonuçlanan bir dava olup olmadığı yönünde resmi yazıyla bilgi istenmesi, gelen cevaplarda 5510 sayılı Kanunun 76 ncı maddesinin son fıkrasında belirtildiği şekilde kusurlu kişinin tespitine dair gerek ceza gerekse hukuk mahkemeleri tarafından verilmiş kararın elde edilmesi halinde rücu işlemlerinin başlatılması gerekmektedir. Dolayısıyla, ünitece rücu işlemlerine başlanmadan ilgili servisçe önce adli makamlardan bu sigortalıların karşılaştıkları olaylarla ilgili açılan ve sonuçlanan bir dava olup olmadığı yönünde resmi yazıyla bilgi istenecek ve mahkemece sorumluluğun tespit edilmiş olması rücu işlemlerine dair idari sürecin başlatılması için yeterli olacaktır. Sigortalıların karşılaştıkları adli olaylarla ilgili olarak, zarar gören üçüncü kişi ya da genel sağlık sigortalısı tarafından veyahut olayın kamu düzeni ile ilgisi nedeniyle resen açılan ve sonuçlanan bir davanın olmadığı ya da üçüncü kişinin sorumluluğunu belirten bir mahkeme kararının bulunmadığı adli makamlarla yapılan resmi yazışma sonucunda kesin olarak saptanmış olmakla birlikte elde edilen belgelerden üçüncü kişinin kusurlu olduğunun anlaşıldığı durumlar ile sigortalıların karşılaştıkları zararlandırıcı olaylarla ilgili açılmış ve henüz sonuçlanmamış davaların bulunduğunun tespit edildiği durumlarda adli vaka dosyasının konu ile ilgili temin edilen evraklarla birlikte zaman aşımı hususu da dikkate alınarak gecikmeye uğramaksızın, olayın rücu davasına konu olup olmayacağı yönünden hukuki incelemelerin yapılmasını ve gerekirse dava açılmasını teminen il müdürlükleri bünyesinde yer alan hukuk servislerine intikal ettirilmesi gerekmektedir. Hukuk servislerince, olayın davaya konu olup olamayacağı ve rücuya ilişkin diğer unsurları incelenecektir. Duruma göre, üçüncü kişinin kusuru ve kastı, aynı zamanda sigortalının ağır kusuru ve kasti bir hareketi sonucu zarar gören sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneğinden Kanunun 22 nci maddesinde yer alan hükümlere istinaden kesinti yapılabilmesi veya zarara neden olan üçüncü kişiye de rücu işleminin başlatılabilmesi amacıyla, üniteye başvuran sigortalıdan olaya ait mahkeme kararı, hekim raporu, kamu kurum ve kuruluşlarının görevleri gereği düzenlediği tutanaklar veya belgeler talep edilebilecektir. Kanunun 76 ncı maddesinin altıncı fıkrası hükmünü kapsayan haller ile ilgili açılan dava sonucu mahkemece af, kamu davası açılmaması veya açılmakla birlikte cezanın ertelenmesine karar verilmesi Cumhuriyet Savcılığı tarafından takipsizlik veya mahkemece açılan kamu davasının düşürülmesine veya beraatine karar verilmesi hallerinde üçüncü kişinin cezai sorumluluğunun oluşmadığı kabul edilecek ve rücu işlemi yapılmayacaktır. Ancak aynı olaya ilişkin üçüncü kişinin cezai sorumluluğu doğmamasına rağmen hukuk ya da ceza mahkemesince zarar görenin üçüncü kişi tarafından borçlar hukuku ilkelerine göre haksız fiile maruz kaldığı ve üçüncü kişinin kusurlu olduğu saptanmışsa bu karara göre rücu işlemlerinin yapılması, üçüncü kişinin sorumluluğunu belirtir şekilde herhangi bir kararın olmaması ve/veya Rücu İşlemleri Tespit Komisyonunca veya hukuk servislerince yapılan inceleme sonucunda sorumluluk ve kusurun oluşmadığına karar verilmesi halinde ise dosyanın işlemden kaldırılması gerekmektedir. Örnek Sanık hakkında kasten basit yaralama suçu nedeniyle cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de atılı suçun kovuşturulması şikâyete bağlı suçlardan olduğu ve mağdurun duruşmada şikâyetinden vazgeçtiği anlaşılmakla, kamu davasının düşürülmesine, sulh ceza mahkemesi tarafından karar verilmiştir. Buna göre ilgili ünite, ilk olarak, zarar gören üçüncü kişi tarafından, zarar veren kişi aleyhine Kurumca üçüncü kişi konumunda olan yetkili hukuk mahkemesine, borçlar hukuku ilkelerine göre haksız fiile maruz kaldığının tespitine ilişkin açılan bir davanın olup olmadığını takip edecek, eğer açılmış bir dava var ise ve mahkemece haksız fiili ya da zarar veren kişinin fiilinin sabit olduğu neticesiyle sorumluluğu saptanmış ise mahkeme kararı ve bu Genelge hükümlerine göre rücu işlemi yapılacaktır. Ancak, zarar gören kişi tarafından, zarar veren aleyhine açılan herhangi bir dava yok ise, Kurumun tedavi masraflarına ait alacağının 76 ncı maddede yer alan hükme istinaden rücu edebilmesi için, zarar verdiği iddia edilen kişi aleyhine kusur ve sorumluluğun tespiti için hukuk servislerince gerek görülmesi halinde dava açacaktır. Kurum yararının bulunması halinde terkin edilebilecek hak ve alacakların 2014 yılı için azami sınırı olan 390,00-TL’nin altındaki tedavi faturalarına ait yapılacak işlemler ve toplam miktarı yılı merkezi yönetim bütçe kanununda gösterilen miktarın altında olması halinde terkini ile bu alacaklara ilişkin olarak açılan dava veya icra takip dosyaların takipsiz bırakılması hususlarında tereddüt yaşanılması halinde ilgili birim olan Hukuk Müşavirliğince yayınlanan düzenlemeler ve genel yazılar çerçevesinde işlem yapılması gerekmektedir. Adli vaka dosyalarında, olaya sebebiyet veren ve zarara neden olan üçüncü kişinin kimliğinin belirlenememesi veyahut rücu işlemi yapılacak olayda kişinin ikametgâhının bulunamaması hallerinde, adli makamlarca soruşturma süreci devam etmekte ise dosya gerekli yazışma işlemleri yapılarak olayın adli ve idari yönden sonuçlanması için bekletilmesi, ancak savcılık ya da mahkemece zarara neden olan kişinin kimliğinin ya da ikametgâhının kesin olarak saptanamadığının, ilgili adli makamlarca yapılan yazışma sonucu Kuruma bildirilmesi halinde, dosyanın işlemden kaldırılarak arşivlenmesi gerekmektedir. Rücu işlemlerine başlanmadan önce adli makamlardan bu sigortalıların karşılaştıkları olaylarla ilgili açılan ve sonuçlanan bir dava olup olmadığı yönünden resmi yazıyla bilgi istenerek, gelen cevaplarda sonuçlanmış bir mahkeme kararı olması durumunda olay diğer belgelerle birlikte MOSİP sistemi üzerinden kişi borç kaydı oluşturularak, üst yazı ekinde muhasebe takip birimine gönderilecektir. Muhasebe takip birimi, Kurum alacaklarının MOSİP sistemine kaydedilmeksizin ve işveren veya üçüncü kişilerden yazı ile istenmeksizin doğrudan davalının yeterli miktardaki malvarlığı üzerinde ihtiyati tedbir konulması talepli olarak davaya konu etmesi gerekmektedir. Rücu işlemlerinin yapılması aşamasında olay hakkında oluşturulacak dosyanın tekemmülü için gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlardan 5510 sayılı Kanunun 100 üncü maddesi uyarınca istenilen bilgi ve belgelerin süresi içerisinde bildirilmemesi durumunda 102 nci maddede belirtilen ceza-i hükümler dosyanın evveliyatı da göz önüne alınarak Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilmiş memurları marifetiyle uygulanacaktır. 3- ZAMANAŞIMI 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109 uncu maddesi “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.” 5510 sayılı Kanunun zamanaşımını düzenleyen 93 üncü maddesi “Bu Kanuna dayanılarak Kurumca açılacak tazminat ve rücu davaları, on yıllık zamanaşımına tâbidir. Zamanaşımı tarihi; rücu konusu gelir ve aylıklar bakımından Kurum onay gelir/aylık karar onay tarihi tarihinden, masraf ve ödemeler için ise masraf veya ödeme tarihinden itibaren başlar.” hükmündedir. Belli bir olayı düzenleyen iki ayrı özel kanunun aynı zamanda yürürlükte bulunduğu bu durumda, sonraki kanunun önceki kanunla düzenlenen hususlarda meydana getirdiği değişiklikler çerçevesinde sonraki kanun uygulanmalıdır. Buna göre, her ne kadar rücuya ilişkin zamanaşımı her iki özel kanunda düzenlenmiş ve sonradan yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekecek olsa bile, Yargıtay’ın bu konuda henüz yerleşik bir içtihat kararı olmadığı ve dava aşamasında mahkemelerce zamanaşımı süresinin 2918 sayılı Kanun çerçevesinde değerlendirilebileceği dikkate alındığında, motorlu araç kazalarında Kurumca, 2918 sayılı Kanun kapsamında yer alan hükümlere göre iş ve işlemlerin yürütülmesi gerekmektedir. Ödeme tarihinin başlangıcı, geçici iş göremezlik ödeneğine ait miktarın ödemeyi yapan birimce tahakkuk ettirildiği tarih olarak kabul edilir. Tedavi masraflarına ait Kurumca yürütülecek rücu işlemlerinde ödeme tarihinin başlangıcı ise, Sağlık Bakanlığına bağlı resmi sağlık hizmet sunucularına ilgili döneme ait global bütçe aktarma tarihi, özel sağlık hizmet sunucuları için ise, Kuruma fatura edilen miktarın özel sağlık hizmet sunucusuna ödemesinin tahakkuk ettirildiği tarihtir. Yersiz ödemelerin geri alınması ile ilgili işlemler Kanunun 96 ıncı maddesinde belirtilen usule göre yapılacaktır. 4- KURUM ALACAKLARININ TERKİNİ 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun “Çeşitli Kanunlara Göre Bütçe Kanununda Gösterilmesi Gereken Parasal Sınırlara Ait Cetvel “in İ Cetveli, d bendinde, Kurum yararının bulunması halinde terkin edilebilecek hak ve alacakların azami sınırı 2014 yılı için 390,00-TL olarak belirlenmiş olup takip eden yıllarda ise anılan cetvelde ilgili yıllar için belirlenmiş tutarların esas alınacağı ifade edilmiştir. Anılan Kanun hükümleri çerçevesinde, 5502 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının f bendi gereği Kurumumuz Yönetim Kurulu’nun “Kurum yararının bulunması halinde; yılı merkezi yönetim bütçe kanununda gösterilen miktara kadar olan hak ve alacakların terkinine karar vermek” yetkisi, tarih, 2012/48 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile sosyal güvenlik il müdürlüklerine devredilmiştir. Yapılan yetki devrine istinaden, il / merkez müdürlükleri hukuk servisleri tarafından takip ve tahsil olunması gereken her türlü Kurum alacağının, idari ve hukuki yollardan tahsili işlemleri için yapılacak masrafların alacaktan fazla olması veya kusurlu üçüncü şahsın ya da borçlunun tespit edilememesi, borçlunun adresinin tespit edilememesi, adresi tespit edildiği halde borçlunun borç ödemeden aciz halinde bulunması, borçlunun hacze kabil malının bulunmaması gibi nedenlerle alacağın idari veya hukuki yollardan tahsil edilmesinin mümkün olmadığı hususunun anlaşılması halinde; henüz hukuki yollardan tahsilinin hukuk servislerine intikal ettirilmemiş veya intikal ettirilmekle birlikte henüz hukuki yollara başvurulmamış dosyaların sadece anapara miktarı, tahsili için hukuki yollara başvurulmuş bulunan alacaklar için takip edilmemesinde Kurumumuz yönünden herhangi bir sakınca Kurum aleyhine vekâlet ücreti tahmili gibi bulunmayan dava ve icra takip dosyalarında ise anapara ve dava veya icra masraflarının vekâlet ücreti hariç olmak üzere toplam miktarı yılı merkezi yönetim bütçe kanununda gösterilen miktarın altında olması halinde terkini ile bu alacaklara ilişkin olarak açılan dava veya icra takip dosyalarının takipsiz bırakılması uygun görülmüştür. Buna göre, söz konusu işlemlerin anılan Yönetim Kurulu Kararına göre ve Hukuk Müşavirliğince yayınlanan düzenlemeler ve genel yazılar çerçevesinde yapılması gerekmektedir. 5- DİĞER HUSUSLAR 4/b sigortalılarının Kanunun 21, 22, 23 üncü maddeleri bakımından değerlendirilmesi 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının b bendi kapsamında çalışan sigortalıya, iş kazası, meslek hastalığı sigortasından iş göremezlik ödeneği ödenmesi esnasında Kanunun 21 inci maddesinde yer alan işverenin sorumluluğuna dair hükümler uygulanmayacaktır. Kanuna göre 4/b sigortalısının Kanunun 22 nci maddesine tabi olduğu hallerde işveren olarak değerlendirilmeyecek 4/b sigortalısı olarak değerlendirilerek işlem yapılacaktır. Kanunun 23 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen durumların bulunması halinde ise sigortalı olarak değerlendirme yapılarak 8 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen süre içerisinde bildirimde bulunmayanlara, bildirimde bulunulmayan sürede meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenmez. Ödenmiş olan sigortalıdan, tescil işlemi yapıldığı tarihten önce sigortalıya yapılan her türlü giderler mahkeme kararı, denetim, soruşturma ve kontrol raporları, ünite kararı, hekim raporu, kamu kurum ve kuruluşlarının görevleri gereği düzenlediği tutanaklar veya belgelere göre Kurumca tespit edilmesi halinde tahsil edilecektir. Sahte sigortalıların eşlerine, iptal edilen hizmet döneminde analık sigortasından yapılan sağlık giderlerinin rücu işlemi 5510 sayılı Kanun kapsamında bir kişinin 4/a sigortalı sayılabilmesi için belirli bir zaman içerisinde fiilen hizmet akdi ile çalışması ve bu çalışma karşılığında ücret alması gerekmektedir. 2013/11 sayılı Genelgeye göre, kişi ile ilgili, mahkeme kararından veya Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden ya da diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarının kendi mevzuatları gereğince yaptıkları soruşturma, denetim ve incelemelerden veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden ilgilinin Kanun kapsamında sigortalı olmadığının anlaşılması halinde, sigortalı olarak Kuruma bildirilen hizmetleri ve sahte hizmeti dışında geçerli bir hizmeti yok ise sigorta sicil numaraları iptal edilmekte ve sahte sigortalılık sırasında sigortalı için Kurumca ödenen tutarlar Borçlar Kanunu çerçevesinde Kuruma gelir kaydedilip, Kanunun 96 ncı maddesi kapsamında fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen her türlü ödemeler yasal faiziyle birlikte talep edilmektedir. Yukarıda belirtilen hükümler doğrultusunda sahte sigortalı olduğu belirlenen kişinin bakmakla yükümlüsü olduğu eşine, kişinin sahte sigortalı olduğu tespit edilen dönemde, analık hali sebebiyle Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının c bendinde sayılan ve Kurum tarafından sağlanan sağlık yardımlarının mezkur Kanunun 67 nci maddesinde belirtilen 30 günlük prim ödeme gün sayısı ve prim borcunun bulunmaması şartı aranmaksızın sağlık hizmeti verilmektedir. Bu durumda, sahte sigortalının eşine kişinin sahte sigortalı olduğu tespit edilen dönemde analık hali sebebiyle Kurumca sağlanan sağlık yardımları, Kanunun 96 ncı maddesine göre fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen ödemeler kapsamında sayılmayacak ve sahte sigortalı olduğu tespit edilen kişiden analık hali kapsamında sayılan ödemelere ait Kurumca yapılan harcamalar talep edilmeyecektir. Kanun gereği alınması gereken katılım payları konusunda ise yürürlükte bulunan SUT hükümlerine göre işlem yapılacaktır. tarihinden sonra sahte sigortalı olduğu tespit edilen kişilerin genel sağlık sigortası tescilleri sigortalılığı iptal edilen dönemden başlamak üzere Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının g bendi kapsamında ve 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarı prime esas asgari kazanç tutarı esas alınarak, genel sağlık sigortası tescili gerçekleştirilen bu kişiler konuya ilişkin Sigorta Primleri Genel Müdürlüğünce çıkarılan 17/1/2012 tarih ve 2012/2 sayılı “Yeşil kart devri ve genel sağlık sigortası tescil işlemleri” başlıklı Genelgesinin “7- Gelir testi işlemleri” kısmında belirtilen hususlar doğrultusunda gelir testine yönlendirilecektir. Gelir testi sonucuna göre sahte sigortalı olduğu tespit edilen kişi ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin genel sağlık sigortası kapsamında tescil işlemi aynı Genelgenin “ Tescil işlemleri” kısmında belirtilen hususlar doğrultusunda yapılacaktır. Sahte sigortalılığı tespit edilen kişinin başvurmuş olduğu gelir testi sonucunda genel sağlık sigortası tescilinin Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının c bendinin 1 numaralı alt bendi kapsamında tescil edilmiş ise, tarihinden sonra, kendisine ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere Kurumca sağlanan sağlık yardımları, Kanunun 96 ncı maddesine göre fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen ödemeler kapsamında sayılmayacaktır. Gelir testi sonucu tescil işlemi Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının g bendi kapsamında yapılan kişilerin ise tarihinden sonra sahte sigortalı olduğu döneme ait genel sağlık sigortası prim borcunu ödemesi halinde kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere Kurumca analık nedeniyle sağlanan sağlık yardımları, Kanunun 96 ncı maddesine göre fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen ödemeler kapsamında sayılmayacaktır. Genel sağlık sigortalılığına geçiş süresinin sona erdiği tarihinden önce, sahte sigortalılığı tespit edilen kişilerin kendilerine ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere Kurumca sağlanan sağlık yardımlarına ilişkin iş ve işlemler tarih ve 2013/20 sayılı Genelge hükümleri de dikkate alınarak ilgili servislerce sonuçlandırılacaktır. Kontrol tarihinde kontrole gitmeyen sigortalıya yapılan giderlerin rücu işlemi Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının d bendinde, “Tedavi gördüğü hekimden, tedavinin sona erdiğine ve çalışabilir olduğuna dair belge almaksızın çalışan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ödenmez, ödenmiş olanlar da yersiz yapılan ödeme tarihinden itibaren 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” Hükmü yer almaktadır. Yersiz ödeme kapsamında yapılan ödemelere ilişkin uygulanacak işlemler aşağıda belirtildiği şekilde yapılacaktır. – Kontrollü raporu bulunan ve kontrol tarihinde sağlık hizmet sunucusuna başvurmayan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ödenebilmesi için, sigortalının sağlık hizmet sunucusundan “çalışabilir” belgesi alması veya E-Ödenek sisteminden gönderilen ilgili raporun hastane modülü, “Mevcut Rapor” menüsünden “Çalışır” olarak güncellenmesi yeterli olacaktır. Bu belgenin/güncellemenin istirahatin bitiminden sonra sigortalı tarafından Kuruma ibrazı/intikali yeterli olup, bu süre herhangi bir kısıtlamaya tabi değildir. Farklı durumlar için 2013/32 Sayılı E-Ödenek İkinci Versiyon Programı Hakkında Genelgenin ekinde yer alan E-Ödenek İkinci Versiyon Programı Hastane Kullanım Kılavuzunda belirtildiği şekilde işlem yapılması gerekmektedir. – Kontrollü tek hekim veya sağlık kurulu raporlarında kontrol tarihinde kontrole gitmeyen sigortalının, sağlık hizmet sunucusuna başvurması halinde hekim tarafından “kontrol” ibaresi kontrol tarihi itibariyle “çalışır”a çevrilerek rapor durumu hekim tarafından sonlandırılır ve rapora ait geçici iş göremezlik ödeneğinin ödemesi yapılır. Bununla birlikte, kontrol tarihinde kontrole gitmeyen sigortalıya, hekim tarafından kontrollü raporun kontrol tarihinden sonraki süreler için istirahatinin uygun görülmesi halinde ve yeni rapor düzenlenmesi durumunda, söz konusu rapora ait geçici iş göremezlik ödeneği ödenecektir. – Uzun süreli ve sonu kontrol öngörülen istirahatlerde, sigortalının birbirini takip eden raporlarının kontrol tarihinde sağlık hizmet sunucusuna başvurarak kontrole gitmesi, ancak son almış olduğu uzun süreli istirahate ait kontrole gitmemesi halinde, sigortalı adına son rapordan önceki raporlara ait geçici iş göremezlik ödeneği ödenecek, kontrole gitmediği istirahat raporuna ait ödenek ödenmeyecek, ödenmiş ise yersiz ödeme kapsamında geri alınacaktır. Örnek Sağlık hizmet sunucusuna başvuran sigortalıya, sağlık kurulunca ilk 6 aylık istirahat raporu düzenlenip rapor bitim tarihi itibariyle “kontrol” öngörülmüş, rapora ait istirahat süresinin sona ermesinden sonra kontrole giden sigortalıya sağlık kurulu tarafından devam niteliğinde ve sonu “kontrol” öngörülen ikinci rapor verilmiştir. Yeniden sağlık hizmet sunucusuna başvuran sigortalının istirahatinin devamına karar verilerek istirahatin bitimi itibariyle “kontrolünün” devam etmesi gerektiğine dair karar verilmiş olup sigortalıya kontrolüne gitmiş olduğu ilk iki rapora ait ödeme işlemleri ilgili ünite tarafından gerçekleştirilmiştir. Sigortalının son almış olduğu uzun süreli istirahate ait kontrole gitmemesi halinde, sonraki rapora ait geçici iş göremezlik ödeneği ödenmeyecek, sigortalının sonu kontrol öngörülen ilk iki rapora ait geçici iş göremezlik ödeneklerini ise sigortalının hak ettiği kabul edilerek yersiz ödeme kapsamında tahsilat işlemi yapılmayacaktır. Kısa vadeli sigorta kollarından ödenen ödenekler ve genel sağlık sigortasından yapılan sağlık yardımlarından yapılacak rücu işlemleri ve tahsil edilecek yersiz ödemeler ile ilgili olarak 2011/50 ile 2012/40 sayılı Genelgeler ve bu Genelge doğrultusunda işlem yapılması, söz konusu Genelgelerin bu Genelgeye aykırı hükümlerinin bunulması halinde bu Genelge hükümlerince işlem yapılması gerekmektedir. Bilgi edinilmesini ve gereğinin buna göre yapılmasını rica ederim. Yadigâr GÖKALP İLHAN Kurum Başkanı 8 Ağustos 2020 Sigorta Hukuku, Tazminat Davası Avukatlığı 215 Görüntüleme Trafik kazası geçici iş göremezlik başvuru dilekçesi TÜRKİYE CUMHURİYETİ SOSYAL GÜVENLİK KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE Sosyal Güvenlik Kurumu Ziya Bey Cad. No6 Bağdat/Ankara TALEPTE BULUNAN VEKİLİ KONU Trafik kazası sonucunda kolundan ameliyat olan müvekkilim iyileşme sürecinde çalışamaması sebebiyle kazanç kaybının kurumunuz tarafından karşılanması talebimizi içermektedir. AÇIKLAMAR 1- Müvekkilim … günü arkadaşına ait … plakalı … marka motosiklet ile … önünde en sağ şeritte seyir halinde iken solunda bulunan … plakalı Kamyon sinyal vermeden diğer şeride geçmiş ve bu esnada müvekkilimin yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Müvekkilim şikayetçi olması üzerine bu olayla ilgili savcılık soruşturması yapılmış ve kazaya sebebiyet veren kişi hakkında ceza davası açılış bu kişi hakkında yargılaması devam etmektedir. Bahsi geçen trafik kazasına karışan araç … Şirketine ait olup kaza tarihinde araç … tarafından kullanılmaktaydı. 2- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 49. Maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” hükmünü içermektedir. Söz konusu bu hüküm uyarınca müvekkilimin bu kaza sonucunda uğramış olduğu zararın ilgililer tarafından giderilmesi gerekmektedir. Müvekkilim bu kaza sonucunda ilk muayenesi düzgün yapılmamış ve taburcu edilmiştir. Fakat zaman geçtikçe müvekkilimin kaza sonucunda kolu daha kötüye gitmiş ve Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tarihinde sol kolundan ameliyat olmuştur. Bu ameliyatı gerçekleştiren doktor tarafından müvekkilime iyileşmesi için 45 günlük istirahat raporu verilmiştir. Ek-1 Müvekkilim bir trafik kazası sonucunda meydana gelen yaralanma sebebi ile uzun süre çalışmayacak ve maddi olarak zarar uğrayacaktır. Borçlar kanunun bu amir hükmü uyarınca kazaya sebebiyet veren kişiler müvekkilimin çalışamadığı süreç boyunca uğramış olduğu zararı gidermek zorundadırlar. 3- 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 91. Maddesi “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. uyarınca trafiğe çıkan araçların sigorta yaptırması zorunluluğu getirilmiştir. Kazaya Sebebiyet veren aracın zorunlu mali mesuliyet sigortası; sigortalanmıştır. Yine aynı kanunun Maddi-manevi tazminat başlıklı 90. Maddesi “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Uyarınca müvekkilim bu kaza sebebi ile uğramış olduğu bütün zararları; İşleten, Araç sürücü ve Kazaya sebebiyet veren aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketi müteselsilsilen sorumlu tutulmaktadır. 4- Müvekkilimin ameliyat sonrası iyileşip çalışma haline gelene kadar uğramış olduğu zararların amir hükümler uyarınca ilgililer tarafında karşılanması gerekirken 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun Sağlık Hizmetlerin Ödenmesi kenar başlıklı 98 Maddesi “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güveesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır” hükmü ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları fıkrası “Sağlık Giderleri Teminatı Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” Hükümleri gereğince müvekkilim kaza sebebiyle raporlu olduğu bu süreç içerisinde mahrum kaldığı kazanç kaybını müdürlüğünüzden talep etme gereği hasıl olmuştur. Karayolları Trafik Kanunun 98 maddesinde yapılan değişiklikle artık sigorta şirketi tarafından karşılanması gereken geçici iş göremezlik ödeneğini kanunun değişiklik tarihi itibariyle müdürlüğünüz tarafından karşılanması yükümlülüğü getirilmiştir. Müvekkilim kazanın geçen yıl haziran ayında evlenmiştir. Artık aile birliğinin yüklemiş olduğu sorumluluk gereği çalışıp para kazanmaya çalıştığında karşısına bu sakatlık çıkmış, kaza sebebiyle kolu sürekli çıkmaya başlayınca hali hazırda ameliyat olmuş bu sebeple uzun bir sürede daha çalışacak durumda değildir. Müdürlüğünüz tarafından talebimizin kabulü ile müvekkilim sıhhatine kavuşana kadar asgari ücret üzerinden müvekkilime geçici iş göremezlik ödemesi yapılmasını talep ediyoruz. NETİCE VE TALEP Yukarıda belirttiğimiz ve müdürlüğünüzün re’sen göz önüne alacağı sebeplerle trafik kazası sonucu ameliyat olan müvekkilimin raporlu olduğu dönem içersinde iş göremezlik tazminatı aşağıda belirtilen iban numarasına ödenmesini vekaleten arz ve talep ederiz. TALEPTE BULUNAN VEKİLİ EKLER 1- 2- İş Göremezlik Raporu 3- Ekipriz Raporu

zorunlu trafik sigortası geçici iş göremezlik